5
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
254
Okunma
benim kederimle yıkama yüzünü
hüzün bel bağlamış ömrüme
anlamak gizli bir sızıdır
beklemek sonsuzluğun haritası
bir nokta ki çoğalır çoğalır
cümle cümleyi kovalar
ölüşür romanlar boyu
kalpte eriyen taşlar
düşer kirpiklere çelikten yaşlar
parmaklarımın mühründen dökülür
eski yara değildir
taze can rehavetinde boynumu büken
ben yine eski benim
anlatmaya kâfi değil ne bir söz ne bir harf
söyle nedir bu harabe bendeki benlik
benden öte bendeki kemik dikişlerimden
bir bir çürüyüp dökülmüşlük
gecelerin e’lâ perdesinde
kalın çizgilerle sıvanır boşluğun nemi
ikaz edilmişliğin kuytusunda
ellerime tutuşturulmuş suskunun demi
teyakkuzda bil artık cümle yas kitabeleri
herkese uğrayan sevinç
yapışıp kalıyor hayatın puslu gediğinde
zayi bir kimlik gibi
görmez bilmez kimse
kalbin dönüştüğü yeri
görmez bilmez kimse
taşı yamayan annemi
görmez bilmez kimse
benim taşı-yamadığım gizi
görmez bilmez kimse
gökte uçuşan kadife lehimi
bir bıçak ki sadece beni keser
keskinliği bir banadır kalubeladan beri
EbRuAsya//