3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
62
Okunma
Duydum ki ardımdan ismimi arz-ı toprağa savurmuşsun,
Yüzüme tebessüm eder, ardınca hile taşırmışsın.
Dilin şerbet misli tatlı amma kalbin zehirlidir Sultanım,
Ben sandım ki dostumsun, meğer riyâ ile kılmışsın.
✍️
Ben sana sır ve vefâ verdim, sen ise sâye olmuşsun,
Sözümde sadâkat var, sen ise hîleye bürünmüşsün.
Bir elinle semâya hamd eder, ötekiyle arzı ezer,
Hakkın nûru zuhur edince, mahvoldun fark etmişsün.
✍️
Zâhirin nûr gibi parlar amma bâtın mahzun,
Kelâmın tatlı görünür amma içi mürdedir Sultanım.
Her tebessümün tuzak, her sözün fitneymiş,
Gönül sandı ki candan, meğer hârikâtın hileymiş Sultanım.
✍️
Sırtıma dost diye dokunan elin, hîle ile örülmüş,
Gönlümdeki kıymetin, zamanla toza dönülmüş.
Ey vaktiyle değer verdiğim, ben seni yücelttikçe,
Sen bana kin ile bakmış, gönlünü fesada çevirmişsün.
✍️
Ben ki sana vefâ ile eğildim, yıllarımı sundum,
Sen ise riyâ ile gönlüme hançer saplamışsın.
Lâkin bil ki Sultanım, adımı yere vuran dil değil,
O dili kullanan kalp mahv olur, kahr ile dolmuşsun.
✍️
Nice kez seni hayr bilip duâlar ederdim,
Meğer ismimi her fırsatta leklemişsin.
Yer düşen isim değil, kirlenen gönül olurmuş,
Benim ismim semâda durur, sen arzı lekeledin.
✍️
Zaman gelir, hakikat meydanına çıkar her nifak sahibi,
İki yüzlü sözlerden geriye kalmaz tek bir zerre.
Ben susarım, suskunluğum kılıç gibi keser,
Sen konuşursun, amma her söz sahibine döner Sultanım.
✍️
Kalbim beddua etmeye tenezzül etmez,
Kötülük dilemek küçülmektir, gönlüme uymayacak bir hâl.
Ama bil ki kapım sana artık kapandı Sultanım,
O kapı bir daha açılmaz, anahtarı kırılmış vaziyettedir.
✍️
Vaktiyle baş köşeme koyduğum,
Şimdi gönlümden ebediyen sildiğim kişi…
Sessizliğim sana ağır gelir bir gün,
O vakit anlarsın, kimin hakikaten dost olduğunu Sultanım.
✍️
Duydum ki ardımdan ism-i şerifimi yere vurdun,
Bir iftirayı bin ziynet ile her dem savurdun.
Lâkin Sultanım, düşen ismim değil, kalb-i pakim,
Asıl düşen, o isme dil uzatan gönül-i fakim.
✍️
Kelimeler kırılsa da, suskunluğum hazine olmuş,
Sözlerin ağırlığında, sabrım bir dağ gibi durmuş.
Gözlerin görmese de, hakikat içimde bir ışık,
Kirlenen gönüller döner elbet kendi karanlığına, fark etmişsün.
✍️
Ey dedikoducu, bil ki lisan-ı fasid ü zehirli,
Her sözün gölgesinde kalır, menzilin belirsiz.
Hakkın nuru kalbimde, zulmetin karanlıkta,
Senin düştüğün yer, kendi nefis-i haramında, fark ettin, değil mi?
✍️
Ey lisan-ı fasid, ey dil-i zehirli,
Her iftirân düştü, kendi karanlığın içine.
Ne ismim ne kalbim, senin sefâletine battı;
Asıl düşen sensin, fark ettin mi hâlâ, ey zelîl?
5.0
100% (5)