4
Yorum
12
Beğeni
4,4
Puan
151
Okunma

Bir dua gibi indi göz kapaklarıma gece,
Suskunluk, eski bir mendil gibi sarıldı boynuma.
Sensizlik kan gibi ağır,
Her şey yerli yerinde… ama hiçbir şey yerinde değil.
Camdan süzülen ay, odamda sana benzer,
Bakınca göremem, bakmazsam eksik kalırım.
Avuçlarımda kırılmış bir saat şimdi zaman,
Geçmiyor… çünkü gidişin hep aynı saniyede kaldı.
Rüzgâr, ismini fısıldarken duvarlara,
Penceremde asılı siyah tüller gibi içim.
Beni öpen yok artık alnımdan,
Ama senin yokluğun öpüyor her sabah beni karanlıktan.
Bir gül kurur mu hiç susarak?
Kururmuş. Ben öğrendim.
Bir adam ağlar mı hiç içinden taşarak?
Ağlarmış. Sen gittin, ben yandım.
Bütün renkler sana küs,
Mavi gökyüzünü terk etti.
Yeşil, toprağa sırtını döndü.
Ve kırmızı… kalbimden çekildi.
Sonunda öğrendim,
Sessizlik bazen en yüksek çığlıktır.
Ve birini çok sevmek,
Onun yokluğunda yaşamaya razı olmaktır.
5.0
75% (6)
3.0
12% (1)
2.0
12% (1)