0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
71
Okunma
Bir çiviydim paslı, çakıldığım tahtaya küskün,
Kırık bir baltayım, yontamadım kendi putumu.
Sırtımda kambur geçmişim, ödlek bir sürgün,
Her adımda hezimet, kırdım umudumu.
Yüreğini şişe dibi likör gibi tükettim.
"Can" değil, bir cüzzamlıydım sevdiklerime sakar bir zenci,
Sofrada ekmeğin küfü, kadehin dip tortusuyum.
Hayat denen kumarhanede hep “şans”ım çürük zar,
Kibrit çöpüyüm, yansa elimde dumanı tüten.
“İyi adam” maskem düştü, altında çirkin bir yara:
Bir ölü balığım, kıyıya vurmuş, nefsimin diş izini taşır.
Ah, şu göğüs kafesim: Paslı bir kilit, anahtarsız,
İçinde çocuk sesleri çınlar, hepsi birer lanet.
Dokunsan dağılır külüm, rüzgâr alır savurur,
Toprağa düşsem, ot bile bitmez mezar taşımdan.
“Bu heykel dikilmez, çünkü temeli çürük!
Diyen ben olmalıyım, en acı sözü hak ederek.
5.0
100% (1)