1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
88
Okunma
Yaz yağmuru ince ince çiseler,
gökkuşağı usulca çıkar.
Ben yine zambak sularım,
papatya ekerim, fesleğen koklarım.
Belki biraz cesaret toplarsam,
ablam görmeden tavşan kovalarım.
Ara sıra annemin nabzını yoklarım,
Hâlâ yaşıyor mu diye...
Sen bilirsin anne yoksunluğunu…
Peki ya yanında dururken
annenin soluğunu hissedememek?
Sen bir böcektin baba,
iğrenç bir gölgeydin.
Annemin soluğunu kestiğin ve
bana bunu öğrettiğin için nefret ettim senden.
Dünyanın en kötü öğretmeniydin
bu yüzden kutlamadım hiçbir Öğretmenler Günü’nü.
Kötü bir baba yalnızca hayatı çalmaz,
annemi de çaldı benden.
Sen…
yetim ve öksüz adam…
hiç mi öğrenmedin kendi öksüzlüğünden
annesizliğin acısını?
Canın cehenneme, baba!
Her indirdiğin yumruk için
bin kere lanet okudum sana.
Tutmamış olamazdı,
başına kötü hastalıklar geldi.
Hastanede döktüğün gözyaşları
içimi hiç yakmadı.
“Ben sizi ailem olarak göremedim… özür dilerim.”
dedin.
Özür müydü o?
Yoksa kalleşliğinin itirafı mı
o kopasıca ağzından dökülen?
Boşverelim...
Çocukken kapıdan her gelişinde
sana koşup sarıldığım günlere lanet olsun.
Getirdiğin çizgi filmler, çikolatalar
hayat sinemamın karanlığını aydınlatamadı.
Attığım her adımda koca bir mutsuzluk…
O kadar sinmişsin ki hayatımıza,
fark edemedim uzun süre verdiğin zararı.
O boşluk,
o karanlık,
o lanet ağırlık…
meğer sendin baba.
Kendini parçalayıp diplomalar aldın
ama tek alabildiğin
“Dünyanın En Kötü Babası” diplomasıydı.
Üniversiten bizim ev,
öğretmenin bendim.
Şimdi beni iyi dinle:
Sözcüklerim senden daha iyi öğretmenlik eder.
Uzaktasın…
Ne öldüğünü biliyorum,
ne yaşadığını.
Bana kalan sadece yazdıkların.
Yıllarca yazmışsın, saklamışsın…
Ne çok acın varmış güya.
Acısı olan acı mı yaşatır?
Ne çok gücün varmış
acı vermeye…
Pes.
Buralarda bir yerdesin biliyorum
ama emin ol
Hiç önemsemiyorum.
Canın cehenneme, baba.
5.0
100% (3)