11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1698
Okunma

Şiirin öyküsü...
Hangi öykü izleri silinen bir yolundan ardından dillendirilir...
Hangi öykü yağmuru göğsüne göğsüne yiyen bir şehrin hüznünü alabilir...
Hangi öyküdeki yüz, uğruna satırlarca yazılmış şiirleri, şarkıları, yazıları yıllarda geçsede unutulmaz kılar...
Düştüğümüz her damlada kendimize yansıyoruz oysa
Oysa çok değil, daha dün çocuktuk bu şehrin sokaklarında...
Neyse
Yarım ve yetim kalmalı bu hikaye...
Dudaklarımızın ıslak ve derin çukurlarında kalmalı...
Evet
Acının esiri olmuş bir kentte sabahladı rüzgâr
Saçlarının arasında dalgalanan hırçın bir deniz vardı
Günü kurtarıyordu güneş geceden
Tanyeri ağarmadan göçüyordu tüm iyi düşler...
Küçük bir çocuk sokakta kedilerle oynaşıyor
Düşüyor
Yüreğini kanıyor kaldırımlara
Gözlerindeki parıltı ışıldıyor...
Yalvaran bir bakış içli bir dile geliş...
Susuyor çocuk
Susuyor sokaklara...
Üzerini basıp geçiyor büyük ayakkabılar
Canından can alıyor sol yanına girmiş sancılar
Çekiliyor kirpiklerindeki deniz
Ve
Secdeye duruyor içindeki inanç son vakte...
Gözleri kırılıyor beyaza
Açılıyor bütün perdeler sonuna kadar
Haykırıyor çocuk
Haykırıyor hayata...
Kelime dönümlerinde kalıyor dili
Dudaklarında dikenli tel tebessümü
Yeşermemiş düşünceler
Elinde patlıyor
Zamanını gelmemiş, bir balon misali...
İçindeki sev(g)i öldürüyor mezarları
Tüm dirilişleri sergiliyor cadde başlarına
Koşuyor çocuk
Koşuyor uçuruma...
İntiharlara inat bakıyor göz ucuyla
Aklına geliyor cebindeki buruşmuş insan silüetleri
Vakit geç
Şehirdeki son umut kırıntılarını da kaldırıyor çöpçüler
Başka bir bahara kalıyor sevmeler sevişmeler...
Çocuk ağlıyor
Çocuk kanıyor
Çocuk ölüyor sayfalara...
"Şehir susuyor, sokaklar susuyor, yağmur damlaları yüreğimde dağlanıyor, dağılıyor..."
Gökay Birkan SUCAKLI