Ah benim mavzer bakışlım,
Sen ki Ağrı Dağı’nın heybetini kuşamışsın kirpiklerine,
Her bakışın, karlı bir zirvenin inadına direnmesi gibi sert,
Her susuşun, kışın ortasında kopan bir fırtına gibi derin.

Diyarbakır’ın ihtişamı gizlidir göz bebeklerinde,
Sur’un taşlarında saklı bir yemin gibi,
Hevsel’in yeşilliğinde büyüyen bir umut gibi,
Dicle’nin sükûnetinde akan bir kader gibi durursun karşımda.

Ben ki Munzur Suyu gibi çağlar dururum,
Donar çözülen yılların içinden akıp gelirim sana,
Her damlamda Dersim’in çığlıkları,
Her kıvrımımda yüzyıllık yalnızlıklar saklıdır.
Bilmez misin, bir an uzak kalsam senden,
Halil-ür Rahman Gölü’nde ararım kendimi,
Balıkların sessizliğinde kaybolur,
Urfa güneşinde erir giderim.

Gözlerindeki karanlık,
Cudi’nin gecesinde yankılanan bir ağıt gibi
Benim içime çöker.
Gözlerindeki aydınlık,
Van Gölü’nün mavisinde saklı bir sır gibi
Yüreğimi çepeçevre sarar.

Ah sevgilim,
Sen yürüdükçe Hakkâri dağları diz çöker önüne,
Zagros’un rüzgârı saçlarına karışır,
Yüksekova’nın ayazı bile yumuşar teninde.

Sen gülünce,
Mardin taş evleri ısıtır kendini,
Dar sokaklar genişler,
Mezopotamya bağrını açar toprağına düşen her sesine.

Ben ise;
Bitlis’in sisinden doğrulmuş bir karaltı,
Tunceli’nin sarp kayalarında büyümüş bir çığlık,
Kars’ın ayazında üşümüş bir çocuk,
Iğdır’ın sabahında doğmuş bir umut gibi
Seni beklerim.

Sen ki;
Nuh’un gemisinin izini bilirsin Cudi’nin eteklerinde,
Ben ki;
Her adımda senden bir iz ararım toprağın nefesinde.

Gel sevgilim,
Fırat’ı geçelim beraber,
Köprüleri ardımıza atalım,
Munzur’un omzuna yaslanıp konuşalım,
Dicle’nin dizine baş koyup susalım.

Gel, Nemrut’un ateşini yaksın gecemize,
Muş ovası karar versin kaderimize,
Her şehrin bir duası olsun bize;
Her dağın bir hatırası,
Her derenin bir selamı.

Ah benim mavzer bakışlım,
Sen varsan;
Ağrı’nın karı üşütmez,
Van’ın rüzgârı savurmaz,
Cizre’nin yolları yormaz beni.

Sen yoksan;
Urfa’nın gölünde kaybolur,
Mardin’in taşında unutur,
Dersim’in suyunda çaresizce savrulurum.

Ve bil ki;
Bu gönül,
Doğunun tüm şehirlerine adını yazacak kadar cesur,
Tüm dağlarına nefesini verecek kadar vefalı,
Tüm nehirlerine seni anlatacak kadar delidir sana.



Kadir TURGUT