3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
150
Okunma

Ne severken imkânsızı yaşamak,
Ne de yaşarken imkânsızı sevmek…
Yaşama bunlar da dahil aslında..
Hepsinden birer damla,
Bazılarından birkaç damla fazla,
Yaşamak!..
Olsa da çocukça,
Çocuk olmasak da yeniden...
Her bayramda renk renk kıyafetler,
Boyalı şekerler biriktirmesek de,
Bunca kahır çeken ömrümüzde,
Birbirinden güzel sevgiler;
Birbirinden güzel dostlar biriktiririz.
Farkında olmadan,
Yanı başımızda!..
Yıllarca görmemiş gibi değil,
Esen seher yeli ile gelir kokusu.
Küçük bir derenin şırıltısıdır sevgi.
Bir gün ansızın çalan telefon sesiyle irkiliriz!
Ve daha dün,
Konuşmuşçasına değişmemiştir, kulağımızdaki sesi.
Yitirilmemiş bir dostluğun,
Sıcaklığı hüzünle çarpar yüreğimizde.
Titrek sesimizin, samimiyetine güvenerek,
Ağlamaktır aslında o an hayat!
Duyulmasa da içinde yükselen hıçkırıkların sesi,
Burun direği sızlar insanın...
Gözyaşları süzülürken yanağına,
Gözyaşlarını durduramamak gibidir yaşam.
Akar gider bilinmeze doğru yol alır,
Varsın olsun!..
İmkânsızı sevmek mi yaşamak?
Yoksa yaşamak sevmek mi imkânsızı?
Artık bunun yok bir önemi,
Sevgisiz kalmış olmaktansa,
Yıllar sonra bile kurumamışsa göz pınarların,
İki damla yaş olur çakmak çakmak,
Hatıralarında yaşlanmamışsa sevgin.
Hâlâ paylaşmadınsa kimseyle,
Yaşamında güzel kalan tek yanı,
Bundan sonrası nedir ki?
Hayat ne değildir bilinmez ama;
İşte, asıl imkânsız olan ise;
Yaşanmış sevgin olsa gerek…
*
----------------Haydar ATA -
27. 09. 2010 Pazartesi
5.0
100% (4)