0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
50
Okunma

(Düz Yazı Şiir)
Gül bahçesi demek, sadece çiçeklerin olduğu bir yer değil; orası, her adımda aşkın farklı bir halinin nefes aldığı bir evren. Kapıdan girdiğim an, zamanın ritmi değişiyor. Hava, binlerce kadife yaprağın yaydığı, ne sarhoş eden ne de bayıltan, aksine ruhu derin bir sükûnete davet eden o eşsiz kokuyla doluyor.
Burada, her renk bir duygunun tercümanı. Beyazlar, ilk aşkın masumiyetini fısıldıyor. Kırmızılar, tutkunun ve durdurulamaz arzunun en keskin çığlığı. Sarılar, kayıp anıların tatlı hüznünü taşıyor. Morlar ise, bilgelikle yoğrulmuş, olgunlaşmış bir sevginin ihtişamını sergiliyor.
Her gülün bir öyküsü var; kimisi narin bir boyun eğme ile açmış, kimisi ise dikenlerini saklamadan, onurlu bir duruşla güneşe dönmüş. Onların bu sessiz duruşu, bana aşkın hem kırılgan hem de çok güçlü olduğunu anlatıyor. Güzel olanın, her zaman bir bedeli olduğunu; dikenin, gülü koruyan bir kalkan olduğunu gösteriyor.
Bu bahçede dolaşmak, kalbimin en gizli odalarında gezinmek gibi. Dokunduğum her yaprakta, içimde filizlenen bir umut ya da iyileşen bir yara hissediyorum. Gül Bahçesi, hayatın tüm zıtlıklarını, güzellik ve acıyı aynı anda barındıran, kusursuz bir denge alanı. Ve ben, bu dengenin içinde, gerçek sevgiyi bir kez daha idrak ediyorum.
Hüseyin TURHAL