16
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
3352
Okunma

Halil........... 21 yaşında hastaneye varmadan hayatını kaybetti..............
Elif..........17 yaşında Halil’in vefatınından 40 gün sonra kaynıyla evlendi köyde kalmak istemedi önce Mersin sonra Hatay Maraş derken tekrar köye yerleşti 4 kız 1 oğlu daha oldu.........
Kayın......... sevdiğiyle evlenemediği için kendini içikiye verdi halen alkolik. ayık gezdiği pek görülmemekte
Murat........ ismi sonradan değiştirildi babasının ismini aldı dedesi kendi üstüne kimligini çıkarttı halen istanbulda bir tekstil firmasında çalışmakta
2 oğlu oldu birinbin adı murat..........
Katil...........20 yıl hapse mahkum oldu 12 yıl yattı af çıktı. çıktığında eşini kaybetmişti. 17 yaşında kızı bir namus meselesi yüzünden kendini astı
halen köyde ücra bir bölgede yaşamaktadır.
........1980 yılında Malatyanın doğanşehir ilçesinin köyünde yaşanmış bir hüzün hikayesidi banada yazmak düştü..........
En çok uzun sarı saçlarını severdi Halil
Yazmasından çıkan perçemini düzeltir
Yüzündeki çiğitleri sayardı.
Elif deyince ince bir şedde düşerdi diline
Ses yankı bulur dağ gibi otururdu yüreğine
Şu sarı saçların olmasa
Yüzüne bile bakmazdım der takılırdı
Elif küser hüzünlenir alınırdı
Kar diz boyu
Elif boncuk boncuk terler
Kasıklarına yapışmış bir bebek eli
Akşam ezanını bekler
Halil deli fişek Hallil izli mermi
Bir sancıda kurtuldu Elif
Nur topu gibi bir oğlan.
Sesizlik silah seslerine sataşıyor,
Köy bayram yeri ağam
Halil bir ara kapıya kadar geldi
Murat dedi gitti,
Elif hafif doğruldu baktı bebeğe
Muradımız dedi tebessüm etti
Muradı gözünde kalmak
İşte tam bu demekti
Çok muhabbet tez ayrılık getirdi
Bir köy kavgasında taraf tutmuş diye
Yetim koydular üç günlük bebeği
Doğanşehir’in orta yerine
Güpegündüz kalleşçe
Vurdular Halil’i.
Figanın bini bir para
Köy musalla üstünde ağam
Bu yara iflah etmez yarım koyar adamı
Düşman sevindirir Ağam
Elif başını cama dayar
Sesiz sesiz ağlardı
Halil çok sever diye,
Uzun sarı saçlarını tarardı.
Köylü razı gelmedi bir türlü
Elif’in olmazına itirazına isyanına
Genç yaşta dul kalmasına
Baba demeliydi murat
Onbeş yaş büyük amcasına.
Koynunda yürek öldü Elif’in
Bu çırpınış boşuna.
Halil kızar diyor susuyor
Kızıyorlardı konuştuğuna
Düğünmü? cenazemi? kimse bilemedi
Ne bir davul çalındı,ne gelinlik giydi
Kesti sarı saçlarını
Töreye boyun eğdi
bu şiir benim haytımda çok öneli bir yer taşımkatadır. uzak yakın hepimiizn gördügü duydugu bir hikaye . şiirime ses olan
sevgli kardeşim Eylül’e yürekten teşkürler
5.0
100% (5)