2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
180
Okunma

Gözlerine yağmur inmiş, sakın silme,
O damlalar köy yollarına düşen ilk yağmur kadar saf,
Tarlalardaki taşların hatırladığı eski bir şarkı gibi.
Toprağın kokusu, yağmurla uyanan soluk yaprakların arasında gezinirken,
Senin gözlerinde ömrün sessiz yansımasını bulur.
Rüzgâr esiyor, sazların arasından geçiyor,
Ve gözlerinin derinliklerinde
Dağların suskun dili fısıldıyor unutulmuş sözcükleri.
Bir çocuk gibi bekliyorsun hayatı,
Ama hayat seni gölgelerden geçirip yıldızlara bakmaya zorlar,
Ve yıldızlar, gecenin koynunda saklı eski masalları hatırlatır.
Unutma, gözlerine düşen yağmur sadece geçici değil,
Her damla ömrün en derin tanelerinden biri,
Ve silmek, o taneleri yok saymak olur.
Onlar senin haritan, sessiz ama sağlam,
Yolunu kaybettiğinde rehberin olur,
Dağlar gibi, taşlar gibi, ırmaklar gibi.
Ağaçların gövdesi gibi köklenmiş acılar vardır içimizde,
Ve her acı, her sevinç,
Gözlerine düşen yağmurla buluşur.
Senin ellerin, tarlalarda karışan toprak kadar gerçek,
Ve yüreğin, rüzgârın anlattığı öyküler kadar eski.
Ve unutma:
Yağmur geçer, ama izleri kalır,
Toprak gibi, taş gibi, senin gözlerinde…
O damlalar, hayatın kendisinden süzülmüş bir şiirdir,
Ve sen, o şiiri saklayan sessiz bir kahramansın,
Kendi destanını yazar gibi, her bakışında, her nefesinde,
Yağmurdan sonra gelen gökkuşağını bekler gibi…
5.0
100% (4)