6
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
243
Okunma

Sen bu çirkef dünyadan çekilip gitsen de
Ben hiç değişmedim, unutamadığım
Hep o aynı şarkı dudaklarımda susmayan
Şu bir kaç şiire sığmazsın biliyorum
Ne kadar kapatsam zindanlara anıları nafile
Hala bitmeyen hasretinin hastasıyım
Yüreğimde sarardı hazan ağacı
Soldu yaprağı umutlarımın
Gecelerde ; şarkılar, acılar sardı her yeri
Ayrıldığı günden beri gözlerimiz
Haykırdım sessiz gecelere
Ellerim acılıydı, sızılıydı yüreğim
Kör düşler sesleniyordu içimde salkım saçak
Üşüdü yokluğundan kan duvarlarım karanlığın içinde
Issız gemiler yürüdü denizlerimden
Dinmedi bıçak ucu korkularım
Gecenin karanlığı gözlerimi sardığı zaman
Kahır, ateş barutlar kustu bulutlar
Vurdu bileklerime hayal prangalarını
Işıklar cansızdı, sokak lambaları kadar titrek
Bir acılı sofra kurdum, balina dişleri gibi
Çıkaramadım ne yapsam yüreğimden hüznümü
Yalnızlık bir yerde kapkara gözlü çıkılmaz tüneldi
Bir yerde ellerimde siyah güller demeti
Güçsüzdüm; yağmur yağsa ağlardım yokluğuna
Gecenin sesini dinliyorum
Ve, ekim böceklerinin kaçak gülüşlerini
Uzanıp alamadığım çaresiz bir kahkahaydı
Beklediğim bir mutlu gülüş, sesindeki şefkatin
Umutlarım gri bir sabaha uyandığı zaman
Ses ver çağırdığım vakit, aynalara koş
Orada gözlerime bak derince
Kutup güneşleri sarılır ellerime
Yıkılır aydınlığıma o hüzünlü duruşların
Artık çekilir kanı dudaklarımın, çaresiz
Günay Koçak
15. 10. 2025
5.0
100% (19)