Ne güzel bir istek ve ne güzel bir temennidir kıymetli dost..
Bir milletin vicdanından yükselen sessiz bir manifesto gibi adeta...
Kelimeler birer slogan değil; bir dua halkası gibi dize dize dizilmiş.
Her mısra, hem bir özlemi hem de bir kaybı dile getirirken. insana değil, Yaradan’a yöneliş vardır..
Yani umut hâlâ göktedir, insandan umudu kesen bir yürek, Allah’a sığınmıştır artık.

Bir ülke istiyorum derken burada 'ülke' kelimesi, coğrafi bir sınırı değil; manevî bir ufku, ahlâkî bir vatanı temsil etmektedir...
Bu ülke sadece taşla topraktan değil, vicdanla yoğrulmuş bir ümmet ruhundan müteşekkildir. O ülkede ezan susmaz, çünkü Allah unutulmaz; adalet eksilmez, çünkü vicdan terazisi vardır...

Birlik ve beraberliğin haritasını etnik çizgilerle değil, imanın ortak diliyle çizerken bir ayrımı değil, bir bütünü haykırır. Bu ülke, renklerin değil, ruhların kardeşliğini ister.
Aynı suyla abdest alan, aynı toprağa alnını koyan bir millet…
Bu dizelerde hem bir tevhid ülküsü hem de bir millî diriliş arzusu saklıdır.

Şiirin kalbi, adalet ve merhamet ekseninde atar. “Zulmün adı bile anılmasın” derken, yalnızca bir temenni değil, yeryüzü adaletinin ilahî bir izdüşümünü istemektesiniz ne güzel...
“Mazlumun gözyaşı haram sayılıp silinsin” derken de, adeta Kur’an’ın “Bir canı kurtarmak, tüm insanlığı kurtarmaktır” hitabını haykırmaktadır adeta... Ama bu arzunuz olur mu olmaz mı bilemiyorum lakin..
Jules Verne' nin ''Denizler Altında Yirmi Bin Fersah'' adlı romanında belirtiği gibi ''Beşer henüz böyle bir yolculuğu yapmaya muktedir değildir..''
Sizin istediğiniz ve arzu ettiğiniz Zulmün olmadığı ve adaletin hüküm ferma olduğu bir dünmya zannediyorum ancak cennette olabilir..
Yinede ümidimizi kemeyelim İnşallah olur diyelim..
saygılar..