5
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
194
Okunma

Kanlı güller ekilmiş
topraklarının sınırlarına
Ete kemiğe bürünüp
bir gün kendi tellerini öreceksin
Kuşların kanat çırpmaya korkmadığı
bir şehir olacaksın Kudüs
Bomba yüklü bulutların bir yağmur sonrası
Çocuk seslerinden korkup çok uzaklara gidecek
Bir daha böyle yağamayacaksın
Ağır bir yasın izleri görülecek taş örgülerinde
Dile gelecek ağaçlar zulmün bittiği yerde
Zıbınları kanlı kefene dönen bebelerin
isimlerini söyleyecek dağ taş haykırarak
Bebe hakkı diyecek kuşlar ötüşlerinde
Dünya rahminde taşıyamadı onları
Bunca düşük bunca ziyan
Hesap verecek Dünya dolusu insan
Beş duyusu körelmiş insanlık
Kalaya gelmez gayrı
Gelse bile çok geç
Ateşin körüğü fayda etmez
Umut ekmek için tarhları yokladı son kez bahar
Kelebekleri ve karıncaları aradı dönüp dolaşıp
İnsan dışında her şey yürüyor konuşuyordu
Duyuyor ve görüyordu
Öfkenin dokunulmazlığını
bilemekle meşguldü halbuki insan
Bir bebeğe sevgiyle dokunmamıştı henüz
Huzuru tatmamıştı ateşin koynunda
İnsan elinin körüydü ya
Barışı satıp savaşı almıştı
Politik söylemler içinde
İki kumanın rekabeti için
Sınıfta bırakıldık
Paralandık ve
Harcandık
Kudüs ayağa kalk
Kollarını aç ne olur kalan her bir yaprak için
Yeşil zeytin ağaçları harap sen olmadan
Yerde yatan yapraklar
soy ağacının sayısız çığlığı sanki
Ayağa kalk Kudüs
Ölü toprağı atıp üstünden
bağrındaki kutsalları hatırla
Bu kadar gaflet hepimize çok
Silkele bizi de
Sonra yine topla istersen
Ölü yapraklar gibiyiz
Dallarımız kırık
beş duyumuz dondurucuda
Kışa özel planlar yapıyoruz
Bir güzel bakışın yeter Dünya’ya
En çok dağıldığımız yerden toplanmaya
Ses ver ey kutsal şehir
Binlerce kuru ağaç kapına dayandı
Göz aydınlığı almaya şurada ne kaldı?
ŞuLeCan
5.0
100% (10)