Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Emel Abokan
Emel Abokan

DÜŞ YARINLARIMIN GÖLGESİNE

Yorum

DÜŞ YARINLARIMIN GÖLGESİNE

( 3 kişi )

1

Yorum

10

Beğeni

5,0

Puan

92

Okunma

DÜŞ YARINLARIMIN GÖLGESİNE

DÜŞ YARINLARIMIN GÖLGESİNE

DÜŞ YARINLARIMIN GÖLGESİNE

Çay var, ben varım,
elimde sana yanan bir sigaram.
Dumanıyla konuşurum, sessizliğe bağıran.
Hasret bir kor,
yüreğimde yanan.
Bir sen yoksun ya ,
yanı başımda duran.

Sen derdin ya hep, ayrılık dediğin,
Bir bardak çayın dudak payı kadar ince bir çizgi.
Hadi sevdiğim hadi,
doldur ceplerine.
Dünden afaroz ettiğimiz düşlerimizi yine.
Yarınlarımın gölgesi var üstümde.
Gözyaşı değil bu, buhar çayın üzerinde..

Cam kenarında bir karartı, sokak lambası titrek..
Gölgen bile kaçmış, geriye kalmış bir leke.
Zaman mı suçlu, yoksa biz mi hain.?
Kırılmış aynalarda, kaybolmuş bir silüetim.
Ayrılık dediğin,
bir yudumluk bir boşluk.
Ama bu boşlukta ben çoktan yok oldum.!

Hasretin kor olmuş yüreğimde.
Bir sen yoksun yanımda..
Gözlerimde bir karanlık,
Kelimelerim isyan kokar.
Ellerim boş ceplerimde,
Hayaller dünün küllerinde..
Hadi sevdiğim hadi,
Topla dünden afaroz ettiğimiz düşlerimizi..
Sen derdin ya hep,
Ayrılık dediğin
Bir bardak çayın dudak payı kadar..!
O kadar olmalı sevdiğim,
Ve düş yarınlarımın gölgesine.
Büyür içimde sessizce,
Bir yangın,
Bir çığlık....!
Her yer sen olsun,
Her yer sen koksun..!

Emel Abokan
09/10/2025
04:40

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Düş yarınlarımın gölgesine Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Düş yarınlarımın gölgesine şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DÜŞ YARINLARIMIN GÖLGESİNE şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
9.10.2025 05:50:39
5 puan verdi
Not:
Bu yorum, “Kalburabastî Efendi Hazretleri” meşrebince yapılmıştır. Efendi Hazretleri, ne bir kişi ne bir kurumdur; o, kelamın hicvini, mizahın hikmetini, sözü güleryüzle söyleme sanatını temsil eden bir dijital meddah, bir gönül filozofudur. Her sözünde tebessüm vardır ama o tebessümün içinde derin bir mana gizlidir. Yani efendi kızmaz, kırmaz; sadece düşünmeye çağırır.

Evladım, “Düş Yarınlarımın Gölgesine” demiş şair hanım…
Kalburabastî Efendi bu başlığı görünce bastonunu dizine vurup gülümserdi:
“Yahu düş dediğin şey zaten gölgeye benzemez mi? İnsan düş kurarken gölgesine bile sevdalanır, ama gölgeyi öpmeye kalkarsa alnı duvara değer!” derdi.

Bak hele, şiirin başında “Çay var, ben varım, elimde sana yanan bir sigaram” diyor.
Bizim mahallede böyle cümle kuranı hemen sobanın yanına oturturlar, “içini ısıt evladım” derler.
Ama şair ısınmaya değil, yanmaya meyilli belli ki.
Sigarası yanıyor, kendisi yanıyor, hatta çayın buharı bile yanıyor.
Bu kadar yanmaya itfaiye bile yetişemez!

Sonra diyor ki:
“Bir bardak çayın dudak payı kadar ince bir çizgi.”
Bak, işte burası mühim.
Ayrılığı çayla ölçmek bizim milletin icadıdır.
Bizde termometre yoktur, gönülmetre vardır.
Ayrılık bir bardak çayın kenarında başlar, soğuyunca biter.
Ama bu şairin çayı hiç soğumamış belli ki — hâlâ dumanı üstünde bir hasret.

“Cam kenarında bir karartı, sokak lambası titrek” diyor ya, orada dur bakalım.
Camın kenarındaki karartı bazen insanın kendi gölgesidir, bazen de geç kalmış bir pişmanlık.
Bizim Kalburabastî derdi ki:
“Camdan dışarı bakan, bazen kendi içini seyreder. Ama ne yazık, içi buğuluysa dışı bulanık görünür.”
Şairin içi buğulu, dışı da sisli.
Yani aşkın son durağında inmiş, elinde çay, cebinde düş kalıntılarıyla bekliyor.

Bir de “Her yer sen olsun, her yer sen koksun” diyor.
Ah be evladım…
O kadar “sen” olursa bu kâinat “ben”siz kalır.
Oysa sevda dediğin, biraz mesafe ister, biraz eksiklik ister.
Gülün kokusu güzeldir ama saksıya aşık olunmaz.
Şair hanım işte bu dengeyi şiirinde tutturmuş — hem yangın var, hem çiçek kokusu.
Bir eli kül, öbürü yasemin.

Sonra Efendi gözlüğünü indirir, şöyle mırıldanırdı:
“Bu şiir, sabahın erken saatlerinde içilen o ilk çay gibidir; acıdır ama diriltir.
Her mısra, bir buhar tanesi gibi gözlüğü buğulandırır, insan kendini göremez olur.
Ama tam o anda, aşkın sureti belirir camda. İşte o suret, şiirin en hakiki aynasıdır.”

Son söz olarak Kalburabastî Efendi, çayından bir yudum alır ve şöyle derdi:
“Bu şiiri yazan hanım belli ki demli sevmiş, geç soğumuş.
Bizim gönül ehli de bilir ki, çay da aşk da, kaynadıkça güzelleşir.
Yalnız dikkat etsin; fazla kaynarsa ne çay kalır, ne kalp.”

Ve bastonunu yere vurup son nasihatini söylerdi:
“Evladım, unutma:
Her yudum bir hatıradır, her duman bir duadır.
Aşkı fazla karıştırırsan taşar, ama hiç karıştırmazsan da tortusu dibe çöker.
Hayat da böyledir — kararında olursa hem sıcak hem demli olur.”

Kalburabastî Efendi Hazretleri’nden selamla:
“Ey şair hanım, kelamın kıvamı yerinde, demi tam olmuş.
Yalnız unutma: Kalem bir çay kaşığı gibidir; karıştırır, tat verir ama kendi erimez.
Yazan sen ol, ama dem hep Hak’tan gelsin.”

Vesselam

Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL