0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
75
Okunma
Dört duvar
Bir dört duvar bende,
Bir dört duvar daha edindim.
Eyledim hapishane kendime;
Gardiyan ben, mahkûm ben.
Voltam kısa.
Bir adımla vardım kendime,
İkinci adım yine kendim…
Bakışlarım ufukta,
Yine duvar.
Şiirle oyalanmak istedim,
Başlık yine “Ben”;
“Ben”likten çıkamadım.
Bu sefer ne olursa olsun
İkinci adımla koşacağım dedim,
Demekle kaldım.
Zifiri karanlık, ilerisi aydınlık;
Yok takat atmaya,
Üstü de kapalı.ustelik
El vurmak istedim — tok ses,
Meğer derme çatma tahta.
Topraktan mış bu yatakda
Firar etmem lazımdı
Başımı kaldırdım, yine tahta
Meğer mezarmış.
Yatan ben, kalkan ben, mahkûm ben.
İliklerime kadar titredim;
İlik de yok.
Et kemikten uzak beden;
Beden, beden değil.
Korku, panik, titreme…
Bu da mı sınav?
Yılan, çıyan, börtü böcek…
Tek bir şey aklıma geldi:
Kurtuluşum.
Sevdiğim…
Hani “Sevdiklerinizle berabersiniz” sözü var ya;
Aklıma geldi sevdiğim.
O zaman iki adımlık
Ama varamadığım adımlık
Adımlık oldu aydınlık
Meğer sevdiğim oydu.
O zaman anladım ki kurtuluş
Sevdiğinle olmakmış.
Ey Yar, kabirde bile benlesin ya;
Korkum yok ölümden,
Ölüm vuslattan öte değilmiş.
Hoş geldi, sefa geldi,
SEN olduktan sonra…
5.0
100% (2)