0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
89
Okunma
Gidelim…
Her şeyi, herkesi, kendimizi bile unutarak,
Bir sabahın serinliğinde, gözlerinle başlasın yolculuk,
Ne geçmiş kalsın ardımızda, ne gelecek düşünsün bizi,
Bir anın sonsuzluğuna sığınalım sadece…
Bırakalım şehirleri,
Bırakalım yolları, ışıkları, kalabalığı,
Bırakalım içimizde yankılanan eski sesleri,
Kırık kalplerin, yarım kalan cümlelerin ağırlığını…
Gidelim uzaklara,
Uzak dedikleri o sessiz, o bilinmez diyarlara…
Orada ne bir adımız olsun ne bir hikâyemiz,
Rüzgâr bizi tanımasın, kuşlar adımızı bilmesin,
Yeni bir güne doğarken, güneş bile şaşırsın varlığımıza.
Yalnız biz olalım —
Sen, ben ve bir sonsuzluk sessizliği…
Gidelim,
Kimsenin dili, duygusu ulaşmasın oraya,
Kalbimiz konuşsun yalnızca, sözcüksüz, saf, ürkek, gerçek.
Bir ağacın gövdesine yaslanalım mesela,
Ve rüzgârla yemin edelim birbirimize:
“Bir daha geri dönmeyeceğiz…”
Dağlar arasından geçerken unutsun bizi dünya,
İzlerimizi rüzgâr silsin,
Adımlarımızı zaman gizlesin.
Ne geçmişin yükü omuzlarımızda,
Ne geleceğin korkusu gözlerimizde…
Sadece “şimdi” kalsın elimizde —
Ve o şimdi senin gülüşün kadar derin, kadar sıcak olsun.
Gidelim,
Bir çiçeğin sabrı kadar sessiz,
Bir suyun akışı kadar özgür,
Bir yıldızın sönüşü kadar vakur…
Kaderi bile kandıralım istersen,
“Biz yokuz artık,” desin gökyüzü bize,
Ama biz olalım —
Birbirimize dokunan iki soluk,
İki kalp, iki kaçış, iki umut…
Ve bir gün,
Bir gün rüzgâr o uzak ovalardan eserse,
Adını fısıldasın kulağıma yeniden:
“İyi ki gitmişiz…”
Kadir TURGUT
5.0
100% (3)