Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Mehmet YETEKK
Mehmet YETEKK

**Eskidendi, Çok Eskiden… (Reyhanlı ve Antakya’nın Çocukluğu)**

Yorum

**Eskidendi, Çok Eskiden… (Reyhanlı ve Antakya’nın Çocukluğu)**

0

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

133

Okunma

**Eskidendi, Çok Eskiden… (Reyhanlı ve Antakya’nın Çocukluğu)**

**Eskidendi, Çok Eskiden… (Reyhanlı ve Antakya’nın Çocukluğu)**


Eskiden, çok eskiden…
Kış geldi mi Reyhanlı sokakları kömür kokardı.
Bacalar tütmeye başlar, gökyüzü dumanla karışırdı.
Ağaç kömürü yakılırdı çoğu evde,
odun pahalıydı çünkü,
ama sobanın çıtırtısı en ucuz mutluluktu.

Akşam vakti sokaklarda yankılanırdı sesler:
“Sebzeci geldi portakaaal, nar!”
“Bal gibi nar, bal gibi!”
Bir başka gün, sabah erkenden
“sütçüüü!” diye uyanırdı evler.
Her ses, şehrin ruhuna işlenmiş bir nakıştı.

Biz çocuklar…
Küçük ellerimizle dut dallarına salıncak kurardık.
Zeytin bahçelerinde koşar,
güneşin battığı ufukta hayallerimizi büyütürdük.
Reyhanlı’nın toprak kokusu,
çocukluğumuzun en derin hatırasıydı.

Antakya’ya yol düşünce,
uzun çarşıya uğramak bir bayramdı.
Baharat kokuları birbirine karışır,
kuyumcuların ışıkları göz kamaştırır,
künefeci dükkânında
tel tel kızarmış tatlının kokusu burnumuza dolardı.
Bir tabak künefe,
yanında bir bardak şerbet…
O an bütün yorgunluk silinir,
hayat sadece o tatlı dakikadan ibaret olurdu.

Evler sobalıydı.
Camlar buğulanır,
biz parmaklarımızla kalpler çizerdik.
Yanına isimlerimizin baş harflerini,
gizli sevdalarımızı bırakırdık.
O camlarda biriken nefes buğusu,
bizim masumiyetimizin imzasıydı.

Kredi kartı yoktu.
Borç defterine yazılırdı çoğu şey.
Ama hiç kimse endişe etmezdi,
çünkü herkes sözünün arkasındaydı.
Söz, senet demekti.
Bir kere “tamam” denildiyse,
o iş olurdu, biterdi.

Komşuluk bambaşkaydı.
Bir tas aş kaynadı mı,
yarısı komşunun sofrasına giderdi.
Kapılar ardına kadar açıktı,
gönüller de öyle.
Kimse kimseyi satmazdı.
Birlik vardı, bereket vardı.

Şimdi dönüp bakıyorum da…
Belki fakirlik vardı,
ama yoksulluk yoktu.
Belki imkanlar sınırlıydı,
ama gönüller genişti.
Belki teknoloji yoktu,
ama huzur vardı.

Eskidendi…
Çook eskiden…
Reyhanlı’nın dut ağaçlarının gölgesinde,
Antakya’nın uzun çarşısının kalabalığında,
komşulukların sımsıcak, insanların dimdik durduğu
o güzel günlerdendi.

Ve biz,
o günlerin çocukları olarak
bugün hâlâ içimizde taşırız
o kömür kokusunu,
o dut dallarının gölgesini,
o künefenin sıcaklığını,
o güven dolu bakışları

Eskidendi…
Çook eskiden
Ama gönlümüzde hâlâ yaşayan
en güzel hatıralardandı.

#MehmetYETEK

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
**eskidendi, çok eskiden… (reyhanlı ve antakya’nın çocukluğu)** Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz **eskidendi, çok eskiden… (reyhanlı ve antakya’nın çocukluğu)** şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
**Eskidendi, Çok Eskiden… (Reyhanlı ve Antakya’nın Çocukluğu)** şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL