1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1219
Okunma

İlkbahar’da
Cemrenin toprağa düştüğü gibi
Düştün yüreğime
Binbir renk ve kokuda çiçekler açtırdın yüzümde
Saçlarının akında akşamın kızıllığı parlardı
Dalga kırandı kirpiklerin en güzelinden
Kardelenler gibi asi
Ve menekşe yumuşaklığındaydı ellerin
Güneş gül teninde parlardı
Yaz gibiydi gülüşün
Ruhumu ısıtan güneşti sözcüklerin
Öylesine sıcak öylesine içten
Seni çalıyordum geceden
Hasretim asırlarca yeşil doğardı bakışlarında
Ve susmazdı yıldızların şarkıları yakamozlarca
Türkü türkü inerdi mehtap denize
Kumsal kollarında hatırlardı dalgaların şehvetini
Ve martılar seyrederlerdi güzelliğini
Sonbahardı gidişlerin
Yaprak yaprak savrulduğum düşlerimde
Ne çok sarıydı rüyalarım senli
Avuçlarıma topladığım güz yağmurlarıydı vedaların
Uzaklığında yaşlandığım ben/im
Rüzgarlarında estirdim umutlarımı
Gizemdi belkide uçurumların
Saklandığım göz çukurlarında
Ki hasadı çoktan biçilmişti sevdamın
Kıştı özlediğimde
İnanılmaz fırtınalar kopuyordu
Şiddeti bilmem kaç ölçeğinde
Üşüyordum..üşüyordum işte
Karlar yağardı ateş gecelerde
Dudak kıvrımlarında ısıtırdınya beni
Hatırla!
Unutma!
Bir buse ile sunduğun şarabı
Ab-ı hayat’tı içtiğim gönül tasından
Ve Aşk/tı adı en hasından
-Yazdığım bu son mısrada...
Seni yaşıyorum en beyaz gecelerin hazan hışırtısında-
07 Kasım 2008 / 04:50
Emine Genç