1
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
216
Okunma

Annem beni Eylül’de doğurdu,
Biliyorum…
Havalar bu mevsimde Sivas’ta çoktan soğurdu.
Ben kış çocuğuyum; ellerim hiç ısınmaz, yüreğim buz tutar.
Ama bir o kadar da saf, temiz bir kalbim vardır.
Kar beyazı tenim, kömür karası gözlerim,
Babamın tarlasından kopardığım havuçtan burnumla,
kardan küçük bir kızım ben...
Hayatın çilesiyle örülen,
boynuma taktığı atkıyla var olmaya çalışan…
Sivas’ın ayazında, soğuğun iliklere işlediği gecelerde,
çocuk kalbimi hep babaannemin dizinin dibinde ısıttım.
Ayaklarım çok üşürdü benim,
çünkü her zaman kuru yere basmak zorunda kalırdım.
Babaannemin uyarılarına rağmen…
“Kızım, kuru yere oturma, taş soğuğu çabuk alır,” derdi.
Her gelen misafirin altına minder vermek,
âdet sanırdım küçük aklımla.
Meğer değer vermekmiş, gönül sıcaklığıymış,
nereden bilecektim…
Sivas’ın kışında, kar fırtınasının arasında,
gökyüzüne inat çiçek açtım kardelen misali.
Çölün ortasında bile,
küllerimden yeniden doğdum,
Zümrüdüanka gibi…
Ve bilirim,
her kışın sonunda Kızılırmak kıyısında eriyen karlar gibi,
ben de yeniden filizlenirim.
Çünkü bu şehir bana hem sabrı, hem direnci öğretti.
Annem beni Eylül’de doğurdu, Beni Eylül doğurdu...
#Küçükkız
#Eylülnotları
5.0
100% (7)