4
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
165
Okunma

Bir sabah uyandım,
gökyüzü griydi,
ama kalbimde kızıl bir güneş doğuyordu.
Bir ses fısıldadı içimde:
“Ya aşkı büyüt,
ya zincirleri kır.”
Yürüdüm sokaklara,
duvarlarda yarım kalmış sloganlar,
yüreklerde yarım kalmış sevdalar vardı.
Senin gözlerinde gördüm ilk defa
hem devrimi
hem aşkı aynı anda.
Ellerin, barikatta taş gibi sert,
gözlerin, yaralı bir güvercin gibi yumuşaktı.
Ve ben anladım:
Devrim yalnızca meydanlarda değil,
bir kalbe dokunmakta da başlar.
Biz sevdikçe,
korku duvarları yıkılır,
biz öptükçe,
bir halk uyanır.
Seninle yürüdüğüm her adımda
daha özgür,
daha insanca,
daha çoğaldık.
Bilir misin sevgilim?
Aşk da bir devrimdir;
kalbi titreten, gözleri çoğaltan,
bir bakışı bin bakışa çeviren.
Ve devrim,
aşkla yanmazsa
yalnızca kuru bir ateştir.
O yüzden senin adını haykırırken,
aynı zamanda özgürlüğün adını haykırıyorum.
Birlikte yazıyoruz geleceği,
senin gülüşün bir mısra,
benim yaram isse bir sevda,
düştüğümüzde kalkışımız
koskoca bir halktır.
Ve bil ki,
ne sürgün, ne yasak, ne karanlık
bizi ayıramaz.
Çünkü aşkımız,
bir halkın kalbinde çiçek açan devrim gibi
ölümsüzdür.
5.0
100% (4)