1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
156
Okunma

Sen ve ben,
birer kelebeğin kanadı gibiydik.
Hasret yaraladı bizi; koptu kolumuz, kanadımız.
Yine aynı manzaraya şahit olduk:
Hep eksik, hep hüsran...
İkimiz, birer yağmur tanesi gibiydik,
aynı yaprakta buluşan.
Birbirini kucaklayan birer tomurcuktuk sanki;
bir vanilya çiçeğinin kokusuna aşina iki yaprak...
Birer masal kahramanı gibiydik ikimiz,
mutlu sonu umutlayan,
hiç bitmesini istemediğimiz bir masal...
Sahi, hiç bitmesini istemediğimiz bir masal mı?
Kayboldu sayfalar, anılar karıştı yağmurlara.
Artık ne sen kahramansın ne de ben mutluyum;
yine de hiç bitmesini istemediğimiz bir masal.
Aynı gökyüzünde birer yıldızdık sanki,
gölgevari gecelerde âfitâb gibi ışıldayan.
Bir papatyanın “seviyorum” diyen yaprağı,
bir huzursuz mahallenin sevinç sokağıydık.
Düşünürdük; yan yanayken bile birbirimizi düşünürdük.
Hayaller güzel, sevgili...
Hayaller, sen olunca güzel.
Aklımın koridorlarında, naif bir rüzgâr gibi dolaşman;
sessizce gözlerimin içine bakıp,
gözlerinin içinden konuşman, güzel.
Özledim; bir mahkûmun gökyüzünü özlediği gibi özledim,
bir menekşenin ilkbaharı,
bir kanadı kırık kuşun uçmayı özlediği gibi...
Özledim gözlerini;
ah, denizden derin gözlerin...
İçinde kaybolup bir filiz gibi yeşermek isterim.
Uzanmak isterim ellerine, ötelerden;
incitmeden, hasret yeliyle okşamak isterim
sırma saçlarından.
Çok mu şey isterim?
Razıyım koysunlar dünyayı omuzlarıma,
ki sen başını koysan,
dünya olur omuzlarımda.
Aldırma yorgunluğuma, aldırma suskunluğuma;
sen hep uyu omuzumda, aldırma uykusuzluğuma.
Dedim ya sevgili;
sen ve ben, ikimiz olunca her şey tastamam.
Zaman geçer, hasret biter, umuyorum vesselam.
5.0
100% (7)