1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
124
Okunma
Bir akşam döngüsünde
Kuşlar yasa gidiyor
Çürüyen mermer rengiyle …
Muhattabım adaptır
Ehil olan gönülere …
Demet demet güllerle
Zamanı geçmiş randevular
Kalır meyve çürüklerinde …
Can bulur çekirdekler
Evrenin en kurak çöllerinde
Kelimeler kifayete erişir
Tatlı dille söylenince
Her gönül bir ipektir
Gider Kaşmir’den de öteye …
Dağlar dile gelir
Edebiyat’a bel bükünce
Geriye sadece sihirler kalır
Zamandan da ötede!
Bir akşam döngüsünde
Üveyikler yuvalarına tüneyince
Tümceler vasata uyar sessizce …
Herkes susar
Derdimi öteki duyar diye
Utanç sarmış benliğimizi
Akşamların döngüsünde
Gece gülümsesin diye
Oysa karanlıklar bilmez gülümsemeyi
Yarınlara bakar aldanmış gözüyle …
Edep yahu!
Ne gerek ölüm varken bunca çileye
Aç ellerini, avuçla toprağı
Kan gülleriyle …
Ve gülümse
Ölüme inat bütün ciddiyetinle
Servetin yüreğin olsun yedi Kıta’da
Yirmidört saat kadar süren
Günün güveniyle …
Bir akşam döngüsünde
Gerek kalmaz sanırım
Ölüm varken bunca çileye
Hesabım kitabım yok
Yaşarım günü özümseyerek
Çeyrekler eşliğinde …
Diplom-Pedagoge Hasan Hüseyin Arslan, Koblenz den 11.08.2025.
5.0
100% (2)