1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
408
Okunma
Düşlerin ne civelek sayfaların ak gerdanında
Vurmuşsun sözlerin dibine en kazanova yerinden
Yakmışsın yaylım ateşini yürekler arası, közleniriz.
Duyarlılığın dumansız öyküsü, sevginin giyinik hali
Tutup göğsüne basmışsın, aşk soylusu maral bunlar.
Var ya şu şiirlerinde ağrısı peşin sabahların Nagehan
İçimdeki buzulları bozguna uğratır da ayılırız…
Adam gibi yaşamak ne büyük aymazlık şu günlerde
Vurdumduymazlığı alıp satmak kelepir üstelik
Şiirsiz bir zaman diliminde yüzer gibi inceliksiz
Düzenbaz tezgâhlarda, şuh vitrinlerde esir umudun
Beklemek, beklentinin en hüzünlü ardılı, biliriz.
Ah Nagehan gümüş kabzalı şiirlerin ne filintadır
Umudun fitilini ateşler gibisin güpegündüz
Oysa uzun düşlere dalıp şiirlerinde eriyecek
İncelip öze bürünecek ne kimse var ne zaman
Ne de yüreklerde fırıldayan heyecan, üzülürüz.
Kimi militan kimi fedai kimi mürit menzilinde
Ne öyküymüş, felsefe taşları sökülür, yüzülürüz.
Göster, var mı ki kaygısı şiir olan bir şair, sevinelim.
Acıyla öğrendiğimiz yaşam önümüzde anıt gibi
Verili oyuncaklar, cellat ipi, emirlere uygun eğleniriz.
Ne yaparsın çağın uysal afeti, incelikleri süpürmüş
Öyküsü içten değil; ilim çıkışlı yobazı, bağnazı
Tezgâh süslü, kaygı esir, çarmıha çoktan gerilmiş
Hüzün bile kılık değiştirmiş sığmıyor kınına
Hatırı sayılır ağızlarda, varaklı kapı gerilerinde
İki dirhem bir çekirdek başımız önde diziliriz…
Koy dizelerini, defterini, yürü bize gidelim Nagehan
Al kalemini, ülkünü, ilkeni; sevinç beklemez
Bak ne kral deviren yaşıyorlar camlı korkuluklarda
Ruhları sarılıp ürpermemiş, aşk denen hoş afete
Zaman nöbetleşe yataklarında, sevişme gündelik
Ne yağsı diller var, çivisiyle oynuyor kürenin
Umuduna dar gelmesin ufkun uzaklığı, tutun
Yaşadığında değil; yaşamadıklarında keşkeler
Olsun, ne olmuş, tekerine çomak soktuysak kürenin?
Komün kazanında kepçemiz bulunmaz, biz böyleyiz.
Kendi göbeğini kesmek; onurlu olan bu değil mi?
Maya tutmaz ham hesaplar, gel biz ikiye bölünmeyelim.
Aydınlığın resmini çizelim, boy boy afacanlarımız olsun
Dirensinler rüzgâra, yaşamak denen şeyi eskitircesine
Umut gibi damaklarında ağız dolusu tütün
Çiğnemekten ruhu sararmış dişleri olsun ne çıkar?
Rüzgâr yön seçmez, yerçekimi uysaldır, bulut direnmez
Kaderin kederine takalım kasket bir de turuncu fular.
Nerden bakarsan bak, her açı bir noktada son bulur Nagehan
Varlığımızın özü işte, sürekliliğin köprüsü, istenç dışı gideriz…
Ne diyelim, yükle sen yine şiirlerine civelek imgelerini
Sayfaların ak yakası şık dursun gördüm duymazlığa karşı
Yelken basalım zamana, okuyup okyanuslara dökelim
Kazınmış belleğime nicedir, inceliğine örtülmüş bir tül gibi
Bunlar; gör bunlar Nagehan, sözün soylusu bir daha okuyalım
Küsmek yakışık almaz bir kere, herkes görebildiğince incedir
Duyan duyar, gören görür, zaman saydamdır, insan bu
Olur ya bir gün yüreğinde mor kelebekler kanatlanır, göneniriz.
Gülmek, sevmek, ağlamak; şiir gibi ciddi iştir
Hatır için yapılacak şeyler değil; incelik ister, istemsiz
Tuhaf bir dünya, şiirlerin sanki duyguların gezinti parkı
Ya gelir üstüne salıncak kurar ya da yüzümüzü asar geçeriz.
Uğur ola, herkesin öyküsü kendisinin yurdudur Nagehan
Şiir, şairindeyse gurbettedir, kimin umurunda, bilesin.
Senin şiirlerin de gurbette kalsın, yatır yatağına
Ne olursa olsun, olan bir çarşafa olsun, tutup temizleriz…
Ser Nagehan pılını pırtını, serseriliği üçe bölelim
Sıyır üstünü kürenin, birbirimize büsbütün görünelim
Beden bedene konuk olsun, olmaz ayrı gayrı, özleriz.
Düşlerini süsleyip al duvaklı gelin edelim
Sal gitsin yaşam denen nesneyi yoluna Nagehan
İnce bir çizgidir o, içimizden dünyaya doğru çizelim
Her birini ince ince sevelim irili ufaklı, ufka değsin
Derin kırıklar bunlar, sen beni ben seni bütünleyelim.
Sevmek bedelmiş zamanda, olsun, neyse bedeli öderiz.
Şiir, biraz da yaşamdan yana ince ince yontmaktır.
Ah Nagehan sırtlama bunca yükü, şairler taşıyamaz
Önümüz kış, yolumuz uzun, ne de olsa konar göçeriz
Şiir deyip geçme, yürekten yüreğe ince bir yol çizeriz.
Suyun akışı gibi hırs irisi göçebelik bizimki
Ha varız ha yokuz, işte biz bu kadar gerçeğiz.
Karışırız kalabalığa, ağlayarak geldik, uğradık deriz
Zaman kaldırdıysa kırbacını, bayrağımızı diker, çeker gideriz.
Temmuz 2020
5.0
100% (5)