0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
184
Okunma
Bir insanı gerçekten seversin. Hayatının merkezine alırsın.
O varken renkli gelen dünya, o gidince siyah beyaz olur.
Her sabah uyandığında aklına ilk o gelir.
Yokluğu zamanla alışılır bir şey değildir, tam tersine gün geçtikçe daha çok hissedilir.
O olmadığında, hayat bir anlamını kaybeder.
Günler geçtikçe, o yokken, ne yersen tat almaz, ne bir şey izlesen hevesin kalmaz.
Gözlerin ondan başkasını aramaz.
Kendini canlı hissedemezsin, ruhun adeta çürümeye başlar.
Vücudun sağlıklı gibi görünse de içten içe eksilirsin.
Her yanın acır.
Bir şarkı duyarsın, içinde o canlanır.
Sokağa çıkarsın, her köşe başında onunla yaşadığın bir anı hatırlarsın.
Dışarıdan insanlar seni gülerken görür, ama kimse içinde kopan fırtınayı bilmez.
Acın ne bir doktora anlatılır, ne de zamana bırakılarak geçer.
Ve en kötüsü, aklın hep ondadır.
Ne kadar unutmak istersen iste, başka hiçbir şey giremez zihnine.
Okuduğun kitaplarda, izlediğin filmlerde, dinlediğin her şarkıda, o var.
Kapatmaya çalışsan da, bir kelimeyle, bir kokuyla, bir fotoğrafla yine aklına düşer.
Bu söz, bir insanın yokluğuyla paramparça olmuş bir ruhun, o büyük boşluğu sessizce anlatışıdır.
Bir türlü geçmeyen özlemin, dinmeyen bir acının, kabullenilmeyen bir yalnızlığın kısa özetidir.
Sevdiği gittiğinde, dünyası durur insanın;
Ve kalan tek gerçek şudur:
Aklı, ondan başka hiçbir şeyi kabul etmez.
İşte Utku Can Güzel in bu sözü’nün ardındaki gerçek hikaye budur.
İçine kapanmış, kimseye anlatılamayan, zamanla büyüyen bir yalnızlık ve aşk acısı…
“Yokluğunda bedenim çürüyor sanki, her yanım acıyor... Senden başka bir şey almıyor ki aklım...”
— Utku Can Güzel