13
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
374
Okunma

Bedenin fazlalıkları dışarı atma ihtiyacı, toplumun bastırdığı duygulara, söylenmeyen sözlere ve içe atılan öfkelere karşılık gelir.
Mesanenin dolması gibi, birey de suskunlukla birikir; ifade edilmedikçe taşı taşa, hastalık hastalığa dönüşür.
Toplumun “ayıp” ve “ayıklanma” sınırlarında şekillenen bu şiir, aynı zamanda ahlaki bastırma, ifade özgürlüğü ve içsel yüklerden kurtulma arzusunu yansıtır.
İdrar yolları tıkandığında nasıl beden zorlanırsa, fikir yolları tıkandığında da toplum hastalanır.
İdrar yolları tıkandığında nasıl beden zorlanırsa, fikir yolları tıkandığında da toplum hastalanır.
“Beni süz, beni arıt; yükümü at bu defa.” dizesi, hem kişisel hem toplumsal bir çağrıdır:
Temizlenmeden, arınmadan, ifade edilmeden sağlıklı bir gelecek kurulamaz.
Görünmez bir süzgeçte birikmiş yük kokuyor,
Beni süz, beni arıt; yükümü at bu defa.
Dünün tortusu, bugünün baskısı çöküyor.
Beni süz, beni arıt; yükümü at bu defa.
Böbrek dediğin bedenin vicdanıdır biraz,
Kalmaz fazlalık, atılır içinden fazla tuz.
Ama toplum susturup, “tut içinde” derken az
Beni süz, beni arıt; yükümü at bu defa.
Söz söylemeyen bir halk mesane gibi dolar,
Bastırılan, inşallah vakti gelince salar,
Taş gibi oturmuş suskunluk, büyür sorular.
Beni süz, beni arıt; yükümü at bu defa.
İdrar yolları gibi ifadeler tıkanır.
Söz akmazsa fikir de hastalanıp yakınır,
Kanal kapanınca korku hep içe abanır.
Beni süz, beni arıt; yükümü at bu defa.
Temizlik imandandı, şimdi aranır ahlak,
Pislik görünmeyip ayıp sayılmıyor ancak
Süzülmeyenler kana karışmış ufak ufak
Beni süz, beni arıt; yükümü at bu defa.
Bu sistemin görevi sadece atmak değil,
Süzüp seçmek, ayırmak kim değerli kim sefil,
Toplum da beden gibi, patlamadan çok acil
Beni süz, beni arıt; yükümü sal bu defa.
5.0
100% (19)