1
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
405
Okunma

soyut olduğuna
bakmadan
bir soru
cevaplandırılmadan
atılır topuklarına,
kızarır şehadet
parmağındaki
işaret ki
yanmak/
biriktirir
su/yu derinde
ne çelişki...
ruhun soyunur
elbisenden önce
ve soyunur
şekilsiz sorular
büyüdükçe
küçüldüğünü
düşündüğün bir anda....
bir koku derin
bir koku ellerin
nefes
kıskanmaya
başlar enseni...
sonra
gölgen çıkar ortaya
kabukları soyunur
etine bulaşmış yaralarının...
kan/-a
mak...
sabrı taşan
bir heyelana benzer
damlarken
diz kapaklarına/aşinalık..
söz tutar/
tuz kadar,
kırılır
buzdan hayallerin
gerdanının tam ortasında
-ben-
bir ürperti teninde
-Ay
soyunur
ve ayrılır
diz kapaklarından
bulutların,
mavi/
ıslaklık,
süzülür yarıklarına
ve dokunur
parmakları saçlarına...
bu seni
iz/
yapar...
ve sen,
eksilen sözlerimde,
etten bir canın
kor yangınlarıyla
yüzleşeceksen,
kendini gör/eceksen
ve bir kez daha
göm/meyeceksen
kendini yüreğime..
hiç dokunmadığım/
koklamadığım
ellerin/ellerim..
saçlarının kırıklarında
kırılmayacaksa
senli doldurduğum
hayatlar.
ve hatalar sarkmayacaksa
omuzlarının saçaklarından..
yüreğinin limanından
çözmeden iplerimi,
ırmağında boy verip/
denizinde ıslanmışken..
siyahtan uzak..
maviden sıcak
g/özlerinle ısıt beni..
senden/
bende arta kalanları
bir suç gibi görmeden
ve hiçbir virgülde
duraksamadan
ısıt ki
hiç bir noktada
durulmasın ve kızılmasın.
feryat edilmesin
hiçbir ünlemde
ve meraklar
öksüz çocuklar
doğurmasın
soru işaretlerinde
(gülüşünü dedim ve ıslanmanı..kurumanı sonra ki
güneşi hep kıskandım..şimdi söylüyorum bunu)
kapattım parantezi..
bir dudak payı
mesafende.
dudağındaki kırılmaya
dokunurken ellerim.
aklımı çalan
illegal tırnakların
demiş miydim
“sana”
ve hiç söylemediğin
sözlerle iz bırakmıştın..
boğazımın altında duran
en sıcak
yar/a “mor” ..
(...)