1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
104
Okunma
Bir sabah uyandım, içim suskun…
Gökyüzü sessiz,
Yıldızlar sanki vedalaşmış geceyle.
Bir yel esti alnımdan içeri,
Ve ben sordum kendime:
“Bu yolculuk nereye?”
Ölüme mi gidiyorum,
Yoksa Allah’a mı?
Toprak mı bekliyor beni,
Yoksa rahmet mi kucak açıyor ardımda?
Ayaklarım titriyor,
Sanki dünya çekiliyor altımdan.
Gözümde sevdiklerim,
Kalbimde bin pişmanlık.
Ah… keşke demek ne zor,
Keşke biraz daha sevseydim,
Biraz daha affetseydim,
Biraz daha secde etseydim…
Cebimde ne var ki?
Birkaç hatıra,
Bir iki kırık tebessüm,
Ve bir ömrün ağır yükü…
Ama kalbimde,
İsmiyle serinleyen bir tek dua var:
“Ya Rabbi, Sen affedicisin…”
Yolculuk başlıyor,
Nereye olduğunu bilmeden çıkılan bir sefer bu.
Ne bilet var elimde,
Ne de geri dönüş…
Ama biliyorum,
Her can tatmalı bu vedayı,
Ve her ruh ulaşmalı o sonsuz kapıya.
Ölüm mü?
Evet, ölüm…
Ama sadece beden için.
Çünkü ruh,
Allah’a doğru yürür aslında.
Yıldızların aydınlattığı
Görünmeyen bir yoldur bu…
Sessizce ama şerefle çıkılan,
Bir kulluk vedasıdır her nefes…
Sorarlar arkandan:
“Nasıl yaşadı?”
Oysa asıl soru şu:
“Nasıl hazırlandı bu gidişe?”
Ben şimdi içime dönüyorum,
Affı arıyorum,
Yolumun karanlığına
Kelime-i Tevhid ile ışık düşürüyorum…
“Lâ ilâhe illallah…”
Çünkü bu yolculuk
Ne sadece ölüme,
Ne sadece yok oluşa…
Bu yolculuk,
Allah’a kavuşmaya…
Şenol
5.0
100% (3)