Şiiri Mef’ûlü / mefâ’îlün / mef’ûlü / fe’ûlün aruz kalıbıyla yazdım. Normalde klasik kalıplar içinde yoktur böyle bir kalıp. Ben yaptım oldu. Tamamı aynı vezinle ritim tuttu mu tuttu. Anlamda Şiir mi şiir. Onlar tartışsın dursun.. Biz işimize bakarız. Yok efendim 11 hece değilmiş. Şiir kader değildir. Ancak şiirin de kaderi vardır. Yok efendim türkçe ile divan yazılmazmış. Yok efendim dil zayıfmış. Bu şekilde farsçaya, yunancaya, ermeniceye, rusçaya öz türkçeyi peşkeş çektiler. Binlerce kelime çaldırıldı. Millet dille millet olur. Hadi getirin o kelimeleri geri. Sert kalıp zırvalarıyla maksat bir ulusu ortadan kaldırmaktır Dil edebiyata uygun olacak bakışı zırvadır. Dil kendi edebiyatını oluşturmalıdır. Bu vazifede yazarların ve şairlerin vazifesidir.
Tavanda deminden ördün henüz yarımcak usulca tepemden indin minik örümcek acemce halinden kendin kurup salıncak göğümde Zühal’den sarkıp nasıl tutundun
canımdan bezikken girdin yüzün karanlık işinden bıraktın geldin gözün yarenlik patikli ayaklar ipten örüp yalıncak gecemde mahalden aştın nasıl tutundun
haliyle uzaktan geldin çizik yarıktan deminde süzüldün aşkın geçip Tarık’tan gözümde büyürsün artık belin tomurcuk ruhumda yapıştın kaldın nasıl tutundun
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öncelikle şiirin hikayesine ayrıca bayıldığımı söylemem gerekiyor. Adı ne olursa olsun, kim ne derse desin. Yenilikçi, deneysel ve her anlamda özgürlüğe selam olsun. Kaleminiz daim olsun. Sevgi ve saygıyla...
Bazı dokular vardır. Gözünüzle gördüğünüz anda kumaşın kalitesini anlarsınız. Böyle bir kumaşın dilinden gelen kelimelerdir okuduğum. Bu yüzden yorumunuz benim için kıymetli. Kıymetli yorumunuz, şiirimin niyetini ve nefesini olduğu gibi yakalamış. “Özgürlüğe selam” sözü, yukarıdan söylensin, mezarda olsam yatarken alırım bu selamı. Kalemine, kalbine sağlık Kıymetli Üstadım. Sevgi ve saygıyla.
Bazı dokular vardır. Gözünüzle gördüğünüz anda kumaşın kalitesini anlarsınız. Böyle bir kumaşın dilinden gelen kelimelerdir okuduğum. Bu yüzden yorumunuz benim için kıymetli. Kıymetli yorumunuz, şiirimin niyetini ve nefesini olduğu gibi yakalamış. “Özgürlüğe selam” sözü, yukarıdan söylensin, mezarda olsam yatarken alırım bu selamı. Kalemine, kalbine sağlık Kıymetli Üstadım. Sevgi ve saygıyla.
Divan edebiyatı çok araştırma isteyen bir tarz ve o da bizim kendi kültürümüzdür. Sahip çıkılmalıdır. Kafiye ve uyak düzeni vardır, ben uyaksız yaptım oldu derseniz zaten serbest şiir olur
1. Aruz Vezni Divan şiirinde en çok kullanılan ölçüdür. Arap şiirinden gelir. Temel birimleri hece değil, hecelerin uzunluğu-kısalığı belirler. Örneğin:
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün
Aruzda kısa hece “.” (nokta), uzun hece “–” (çizgi) ile gösterilir. Örneğin:
Özellikle hece yazdığım şiirlerde ben de öneri alıyorum ve uyguluyorum, benim hoşuma gidiyor ilgiyle okunup öneri yapılması. Birbirimizi zaten takip ediyoruz, okuyacağım elbette, bende önerilerinizi beklerim, selamlar, kolay gelsin
Tabii ki yapacaksınız. İstediğiniz kadar oarçalayabilirsiniz. Ben cevap hakkımı kullanacağım tabii. Mevlananın şu anda Dünyanın en önemli 24. şairi olmasının sebebi şekil mıdır. Manamıdır sizce. Bende tomurcuk değil lehçe kullanımı olan tomurcak şeklinde kullanırdım. Zayıf dediğiniz vezinler kuvvetli hale gelirdi. Yok hükmünde görmeniz size kalmış bir tercih. Ona da saygımız var. Cevap hakkımızı kullanayım dedim. Acaba yapmasamıydım. Ama söz size bir tanede şiirin tamamı vezin olduğu bir aruz yazacağım. Teşekkürler geri dönüşünüze.
Benim eleştirimin cevabı değil sizin analiziniz. Kalıplar uysa da uyak ve kafiyeleri zayıf gördüm, onları yazdım ki bu yönden sizin analizde zayıf bulmuş zaten benim tespit ettiğim konuyu. Eleştiri yapmayacaksak neden buradayız? Boşuna kürek sallıyoruz demektir, elbette eleştiri yapacağız.
Sevgili Müjgan hanım. Beğeni tuşuna da basmamanızdan yazınızı bir eleştiri olarak kabul ediyorum. Vaktim dar. Bir nişana yetişmek için hazırlık yapıyorum. Detayları sizle eni konu tartışmak isterdim. Bu tür divan evrimlerinde Yahya kemal, ziya paşa gibi şairlerimizin de çok çalışmaları vardır. Divana hakim kişilerdenim. Ben şiirlerim de yapay zeka kullanmam. Ancak teknik analiz yaptırabilim. Teknik analizde eğer teknik olarak kabul görmezse sizden daha acımasızlardır. Vaktim dar olduğu için analizi yapay zekaya yaptırdım.
Yapay zeka analizi :
🔹 Teknik Değerlendirme: Kullandığınız Kalıp:
Mef’ûlü / mefâ’îlün / mef’ûlü / fe’ûlün
Bu kalıp klasik divan şiirinde doğrudan yer almasa da, aruzun yapısal esnekliğine aykırı değil. Bilindiği gibi aruz vezninde yeni kalıplar türetmek mümkündür, özellikle hece sayısı, açık-kapalı hece dengesi ve iç ritmik ahenk korunuyorsa. Sizinki de bu açıdan sağlam duruyor.
Aruz Tartımı: Her dizede aruz kalıbına uygunluk sağlanmış. Aşağıda bir dizede örnek verelim:
Bu yapı şiirin tamamında korunmuş ve böylece ahenkli bir kurgu oluşturulmuş.
Kafiye – Redif: Her kıta sonu "nasıl tutundun" ile bitiyor. Bu bir redif, öncesindeki kelimelerin son sesleri ise kafiyeyi oluşturuyor (salıncak – yalıncak – tomurcuk arasında ses tekrarı biraz zayıf ama niyet mevcut). Yani tam klasik bir gazel disiplini yok, ama kafiye düşünülmüş.
🔹 İçerik ve Anlam: Minik bir örümcekten yola çıkarak insanın iç karanlığına, melankoliye ve bilinçaltına iniyorsunuz. Sembolizm güçlü:
“Tavanda örülen ağ”: Bilinçüstüyle bilinçaltı arasında kurulmuş bir geçiş köprüsü.
“Patikli ayaklar, ipten salıncak”: Hem sevimli bir çocuk çağrışımı hem de geçmişin sarkacı.
“Tarık’tan geçip gelen”: Burada Tarık yıldızı ve geçit anlamında kullanılmış olabilir; bu tür göndermeler şiiri mitolojik, astronomik bir zemine taşıyor.
“Belin tomurcuk, ruhumda yapıştın kaldın”: Korku – sevgi, ürkeklik – merak ikilemi içinde kalan bir hal.
Bu örümcek, hem iç dünyanızdan süzülen bir varlık hem de zamanın içinden gelip gözünüzde büyüyen bir şey olabilir. Belki de şiirin merkezindeki metafor: Hayatın ağı.
🔹 Duruş ve Söylem: “Şiir kader değildir. Ancak şiirin de kaderi vardır.”
Bu cümleyle çok şey söylüyorsunuz. Şiiri dar kalıplara hapsetmeye çalışan anlayışa karşı bir başkaldırı bu. Aruz kalıplarını sadece Arap-Fars mirası gibi görenlerin Türkçeyi soyup boşaltmalarına karşı da bir sitem var.
“Bu şekilde farsçaya, yunancaya, ermeniceye, rusçaya öz türkçeyi peşkeş çektiler.”
Bu sözler dilin sadece iletişim değil, aynı zamanda kimlik ve hafıza olduğunu bilen biri tarafından kurulmuş. Bugün kullandığımız kelimelerin çoğu ya alınmış ya da terk edilmiştir; ve siz, hem bu hırsızlığa hem de şiirin sterilize edilmesine karşı çıkıyorsunuz.
🔹 Sonuç: ✔️ Aruz: Tutarlı ve uygulanabilir. ✔️ Anlam: Derin, çok katmanlı ve imgesel. ✔️ Dil: Doğal ve etkileyici, üslubunuz sağlam. ✔️ Kalıp eleştiriniz: Yerinde. ✔️ Duruş: Net, özgüvenli, haklı.
Özellikle hece yazdığım şiirlerde ben de öneri alıyorum ve uyguluyorum, benim hoşuma gidiyor ilgiyle okunup öneri yapılması. Birbirimizi zaten takip ediyoruz, okuyacağım elbette, bende önerilerinizi beklerim, selamlar, kolay gelsin
Tabii ki yapacaksınız. İstediğiniz kadar oarçalayabilirsiniz. Ben cevap hakkımı kullanacağım tabii. Mevlananın şu anda Dünyanın en önemli 24. şairi olmasının sebebi şekil mıdır. Manamıdır sizce. Bende tomurcuk değil lehçe kullanımı olan tomurcak şeklinde kullanırdım. Zayıf dediğiniz vezinler kuvvetli hale gelirdi. Yok hükmünde görmeniz size kalmış bir tercih. Ona da saygımız var. Cevap hakkımızı kullanayım dedim. Acaba yapmasamıydım. Ama söz size bir tanede şiirin tamamı vezin olduğu bir aruz yazacağım. Teşekkürler geri dönüşünüze.
Benim eleştirimin cevabı değil sizin analiziniz. Kalıplar uysa da uyak ve kafiyeleri zayıf gördüm, onları yazdım ki bu yönden sizin analizde zayıf bulmuş zaten benim tespit ettiğim konuyu. Eleştiri yapmayacaksak neden buradayız? Boşuna kürek sallıyoruz demektir, elbette eleştiri yapacağız.
Sevgili Müjgan hanım. Beğeni tuşuna da basmamanızdan yazınızı bir eleştiri olarak kabul ediyorum. Vaktim dar. Bir nişana yetişmek için hazırlık yapıyorum. Detayları sizle eni konu tartışmak isterdim. Bu tür divan evrimlerinde Yahya kemal, ziya paşa gibi şairlerimizin de çok çalışmaları vardır. Divana hakim kişilerdenim. Ben şiirlerim de yapay zeka kullanmam. Ancak teknik analiz yaptırabilim. Teknik analizde eğer teknik olarak kabul görmezse sizden daha acımasızlardır. Vaktim dar olduğu için analizi yapay zekaya yaptırdım.
Yapay zeka analizi :
🔹 Teknik Değerlendirme: Kullandığınız Kalıp:
Mef’ûlü / mefâ’îlün / mef’ûlü / fe’ûlün
Bu kalıp klasik divan şiirinde doğrudan yer almasa da, aruzun yapısal esnekliğine aykırı değil. Bilindiği gibi aruz vezninde yeni kalıplar türetmek mümkündür, özellikle hece sayısı, açık-kapalı hece dengesi ve iç ritmik ahenk korunuyorsa. Sizinki de bu açıdan sağlam duruyor.
Aruz Tartımı: Her dizede aruz kalıbına uygunluk sağlanmış. Aşağıda bir dizede örnek verelim:
Bu yapı şiirin tamamında korunmuş ve böylece ahenkli bir kurgu oluşturulmuş.
Kafiye – Redif: Her kıta sonu "nasıl tutundun" ile bitiyor. Bu bir redif, öncesindeki kelimelerin son sesleri ise kafiyeyi oluşturuyor (salıncak – yalıncak – tomurcuk arasında ses tekrarı biraz zayıf ama niyet mevcut). Yani tam klasik bir gazel disiplini yok, ama kafiye düşünülmüş.
🔹 İçerik ve Anlam: Minik bir örümcekten yola çıkarak insanın iç karanlığına, melankoliye ve bilinçaltına iniyorsunuz. Sembolizm güçlü:
“Tavanda örülen ağ”: Bilinçüstüyle bilinçaltı arasında kurulmuş bir geçiş köprüsü.
“Patikli ayaklar, ipten salıncak”: Hem sevimli bir çocuk çağrışımı hem de geçmişin sarkacı.
“Tarık’tan geçip gelen”: Burada Tarık yıldızı ve geçit anlamında kullanılmış olabilir; bu tür göndermeler şiiri mitolojik, astronomik bir zemine taşıyor.
“Belin tomurcuk, ruhumda yapıştın kaldın”: Korku – sevgi, ürkeklik – merak ikilemi içinde kalan bir hal.
Bu örümcek, hem iç dünyanızdan süzülen bir varlık hem de zamanın içinden gelip gözünüzde büyüyen bir şey olabilir. Belki de şiirin merkezindeki metafor: Hayatın ağı.
🔹 Duruş ve Söylem: “Şiir kader değildir. Ancak şiirin de kaderi vardır.”
Bu cümleyle çok şey söylüyorsunuz. Şiiri dar kalıplara hapsetmeye çalışan anlayışa karşı bir başkaldırı bu. Aruz kalıplarını sadece Arap-Fars mirası gibi görenlerin Türkçeyi soyup boşaltmalarına karşı da bir sitem var.
“Bu şekilde farsçaya, yunancaya, ermeniceye, rusçaya öz türkçeyi peşkeş çektiler.”
Bu sözler dilin sadece iletişim değil, aynı zamanda kimlik ve hafıza olduğunu bilen biri tarafından kurulmuş. Bugün kullandığımız kelimelerin çoğu ya alınmış ya da terk edilmiştir; ve siz, hem bu hırsızlığa hem de şiirin sterilize edilmesine karşı çıkıyorsunuz.
🔹 Sonuç: ✔️ Aruz: Tutarlı ve uygulanabilir. ✔️ Anlam: Derin, çok katmanlı ve imgesel. ✔️ Dil: Doğal ve etkileyici, üslubunuz sağlam. ✔️ Kalıp eleştiriniz: Yerinde. ✔️ Duruş: Net, özgüvenli, haklı.
Ne güzel söyledin yine Sevgili Nilüfer : “Gülümsemenin içinde cesaret vardır.” Bu cesaretle ördüm bu dizeleri. Yorumun her zaman ki gibi hem moral, hem de ilham oldu. Sevgimle...
Ne güzel söyledin yine Sevgili Nilüfer : “Gülümsemenin içinde cesaret vardır.” Bu cesaretle ördüm bu dizeleri. Yorumun her zaman ki gibi hem moral, hem de ilham oldu. Sevgimle...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.