0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
59
Okunma
Bir sabah uyanırsan evvel şafaktan,
Gözlerin donar o muğlak karanlıktan.
Kiminin gündüzü başlar başından,
Kiminin seyridir gündüz akşamdan.
İstanbul böyle işler, garip bir tekrardan...
Güneşten önce doğar buralar geceleri,
Köpeklerin havlayışı, kuşların ötüşleri,
Kaldırımda karşılıklı günaydın sesleri,
Caddelerde koklarlar mis gibi çiçekleri.
İstanbul’da böyle işler gündüz saatleri...
Buralar kalabalıktır, güneşin çöküş vakti,
Yollardan geçemezsin, kaldırımdan ileri,
Kaldırımda yürüyemezsin, korna sesleri,
Öyle dert olur, duymaksa zordur sözleri.
İstanbul’da böyle işler öğle saatleri...
Bakmak istersen burada aya ve yıldızlara,
Görünmez bir ışık, lambalarından ziyade.
Dinlemek istersin belki de birinin sesini,
Duyacağın, insanların anlamsız sözleri.
İstanbul’da böyle işler akşam saatleri...
Burada ancak sahilde yürür ve dinlenirsin,
İstersen rüzgârın savruluşunu hissedersin,
İstersen denizin dalgalanışını seyredersin,
Martıların da dinmeyen seslerini dinlersin.
İstanbul’da bir tek böyle huzur bulabilirsin...