1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
829
Okunma

Çiçek dalında diri, yıldız semada eşsiz
Peşinde adım adım düşerken takvimler giz
Ben başka manzaranın tutkunu, vurgunuyum
Değişsin sanmam artık alışkanlığım, huyum
Birleşmiş tüm renklerin bakışında cümbüşü
Bölmeye gücü yetmez kimselerin bu düşü
Bir düş ki yerden göğe sanki sebebim olur
Yaklaşsam kaybolur da uzak dursam kahrolur
Meğer böyle vururmuş bir sızının sancısı
Ve yakar gölgeleri karanlığın acısı
O karanlık çıkartır umudu aydınlığa
Bilirim! Kavuşmanın vakti, vakti var daha
Ürkütür sevincinden gitgide büyür telâş
Kapıldım efsununa kaç kere, yavaş yavaş
Ey! Kızıl şafakların doğan güne hasreti
Yıkılmaz gurbetinin karşımda dursa seti
Bu set ki sevmelere engel, imkansız dersen
Vuslâttır, yemin olsun hicran gibi gidersen
Görmedim bunca dibi, düşmedim yangınlara
İspatı kör kuyular, eriyen mumda ara
Hükmü hangi arzunun yokta sır, varda karış
Sonsuzluğa uzanır bak ruhumda yakarış
İçli bir türkü kadar dokunaklı ve hâsıl
Kurudu mürekkebim söz tükendi velhâsıl;
Ne Tanrım’sın taptığım, ne inandığım dini
Anlatmaya imkan yok fakat güzelliğini!
İlker Tokgöz
5.0
100% (6)