(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YA!ŞAir işin gücün yokmu senin :) Boş gezenin Hoş kalfasımısın! Nesin? (Samimiyete güvenerek) gelde yorumla şimdi bu şiiri... Bakalım ne demek istemiş şair:
Sanatçının yaratım sürecinde karşılaştığı toplumsal baskıları, yanlış anlaşılmaları ve sansürü hem ironik hem de çarpıcı bir dille ele almış (amaaa yok öyle yağma, okurla kendi arasındaki boşlukla dalgasını da geçmiş - ister gül - ister ağla). “Döşemek” eylemi burada yalnızca mozaik yerleştirmek değil; fikir, imge, sembol, hatta kimlik ve tarih döşemek anlamına geliyor (Aslında ben başka anladım ama buraya yazarsam sansür edilirim :))) ). Şair, tiyatro sahnesi gibi kamusal bir alanda estetik üretimini sürdürmeye çalışırken, her döşemeye bir itiraz, bir müdahale geliyor (toplumun içselleştirilmiş sansür mekanizmaları devreye giriyor. EE mecbuuur :)))). Kediye, denize, kadına, inciye dahi müdahale edilirken, sanatçının özgür alanı giderek daralıyor (1940 dan beri haklısın). "Ayna henüz icat edilmedi" dizesi ise en vurucu yerdir; birey kendine yabancı, kendini tanımaktan acizdir ama başkasına hükmetmeye heveslidir (günümüz -"ben" dahil- bir sürü ....... bib dolu. Aaa kıraldan çok kralcıları da unutmayalım tıpkı "ben" gibi). Şairin asıl direnci, "bu döşeme tamamlanacak" ifadesiyle netleşmiş. Sanat, ne kadar baskı görse de tamamlanacaktır. Karşı tez ise şurada yatıyor: belki de sanatın kamusal alanda bu kadar müdahaleye açık olması, onu toplumla daha sahici bir ilişkiye zorlar; yani sansür değil, çatışma da bir üretim aracıdır (diren Şair, illa döşicem diyorsun). Ama sonuçta şair, “döşemeden gitti” denmemesi için direnen, yalnız ama ısrarlı bir figür olarak hafızamızda kaldı.
bıraktığımı kim görmüş, söylemiş, şiirde yazdım ya döşemeye devam diye. :) Ama bugün sitede güzellikler fışkırmış. Atölyeyi temizlemekten kastım buydu. Bugün zevke okudum bir çok şiiri. Teşekkürler
Değerli yorumunuz ve isabetli katkılarınız için öncelikle teşekkür ederim. Sanatın bir takım nitelikleri vardır. estetik, derinlik,evrensellik, özgünlük,anlam derinliği, içtenlik,samimyet,teknik hakimiyet,insan ilişkisi bunları göz önünde tutarak sanatçı şunları gözden geçirir. Ne anlatmalıyım. nasıl anlatmalıyım. Kimin için hangi amaç uğruna anlatmalıyım. Şiirin ekstra bir yükümlülüğüde vardır. Söylenilmeyenle birlikte söylenilemeyeni de söyleme yükümlülüğü. Uzun bir müddettir herkesin sanatsal gücünü gözleme imkanına sahip oldum. Sonra dşündüm. Buradan bir Nazım hikmet çıkar mı, Mehmet Akif çıkar mı. Yada bir kıyamet şairimiz var. Onlardan biri çıkar mı.? Çıkmaz. Bu net. Çünkü sanatın atölyesi tarümar edilmiş. Kapılarına istismarcılar dikilmiş. Etrafta fiziksel kavga gibi ağızlar, estetiği olmayan hakaretler kol geziyor. düşünce tehdit altında , gizli bir baskı oluşturulmuş. Herkez kollektiflik oluşturma çabasında. o zaman evrensel bir eser nasıl çıkacak ? Bu eserin oluşması için yapıcı ,geliştirici tartışma ortamı lazımdır o yok. Evet sanat özgürdür, her türlü örtülü ve sanatsal hakaret bu şin tadıdır. Ama ortada direkt estetiği olmayan hakaretler uçuşuyor. O zaman vazife nedir. Vazife atölyeyi yeniden çalışabilir hale getirmektir. E bende acizane bu atölyenin yer döşemesini üstleneyim istedim :) Aslında bu konu sempozyumluk. burada yazdığımız iki üç cümle ile tamamlanmaz. Ama bbaşlamakta iyidir. İyi ki yazdın Kıymetli Şairim. Kalemine sağlık.
bıraktığımı kim görmüş, söylemiş, şiirde yazdım ya döşemeye devam diye. :) Ama bugün sitede güzellikler fışkırmış. Atölyeyi temizlemekten kastım buydu. Bugün zevke okudum bir çok şiiri. Teşekkürler
Değerli yorumunuz ve isabetli katkılarınız için öncelikle teşekkür ederim. Sanatın bir takım nitelikleri vardır. estetik, derinlik,evrensellik, özgünlük,anlam derinliği, içtenlik,samimyet,teknik hakimiyet,insan ilişkisi bunları göz önünde tutarak sanatçı şunları gözden geçirir. Ne anlatmalıyım. nasıl anlatmalıyım. Kimin için hangi amaç uğruna anlatmalıyım. Şiirin ekstra bir yükümlülüğüde vardır. Söylenilmeyenle birlikte söylenilemeyeni de söyleme yükümlülüğü. Uzun bir müddettir herkesin sanatsal gücünü gözleme imkanına sahip oldum. Sonra dşündüm. Buradan bir Nazım hikmet çıkar mı, Mehmet Akif çıkar mı. Yada bir kıyamet şairimiz var. Onlardan biri çıkar mı.? Çıkmaz. Bu net. Çünkü sanatın atölyesi tarümar edilmiş. Kapılarına istismarcılar dikilmiş. Etrafta fiziksel kavga gibi ağızlar, estetiği olmayan hakaretler kol geziyor. düşünce tehdit altında , gizli bir baskı oluşturulmuş. Herkez kollektiflik oluşturma çabasında. o zaman evrensel bir eser nasıl çıkacak ? Bu eserin oluşması için yapıcı ,geliştirici tartışma ortamı lazımdır o yok. Evet sanat özgürdür, her türlü örtülü ve sanatsal hakaret bu şin tadıdır. Ama ortada direkt estetiği olmayan hakaretler uçuşuyor. O zaman vazife nedir. Vazife atölyeyi yeniden çalışabilir hale getirmektir. E bende acizane bu atölyenin yer döşemesini üstleneyim istedim :) Aslında bu konu sempozyumluk. burada yazdığımız iki üç cümle ile tamamlanmaz. Ama bbaşlamakta iyidir. İyi ki yazdın Kıymetli Şairim. Kalemine sağlık.
Kadim bir tiyatro sahnesinde taş döşeyen ustaların, çevrelerindeki insanların eleştirilerine rağmen sanatlarını ve işlerini kararlılıkla sürdürmelerini anlatıyor. Sabır, direnç ve dış tepkilere karşı yılmama teması ön planda.
Kadim taş döşer usta sabırla, Bağırır çevre, engel olur fısıltıyla. Yılmaz o, işler bitene dek tam, Sanat kalır, sesi geçer zamanla.
Teşekkür ederim Kıymetli Şairem. Kendim okumayacağım şeyleri paylaşmam da. Geliştirmeye gayret ediyorum kalemimi. Ve hep bu gayrette içinde olacağım. Kıymetli beğeniniz benim için onurdur. Kült ve seçgin kaleminize sağlık.
Teşekkür ederim Kıymetli Şairem. Kendim okumayacağım şeyleri paylaşmam da. Geliştirmeye gayret ediyorum kalemimi. Ve hep bu gayrette içinde olacağım. Kıymetli beğeniniz benim için onurdur. Kült ve seçgin kaleminize sağlık.
Hayatın içinden yüzlercesi ve binlercesi ile karşılaştıklarımız.... kendileri kocaman bir '0' iken ++++++ olanlara atılam laflar, takılan çelmeler hatta ele ayağa dile bağlanan paslı prangalar.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.