10
Yorum
30
Beğeni
4,9
Puan
288
Okunma

Rücu ettiğin neydi, söyle?
Melun bir kâbustan mı firar etti ölüm?
Düş iklimlerinde saklı ömrün meali adeta
Körüklenen hüzün gibi
Yalnızlığın müdavimi.
Sözcükler kordan
Acılar hohlayan
Makul olan bir güdüden çok öte
Elbet aşkın mimarı evren
Sözcüklerle dünün söküklerini diken…
Maviden resimler
İhya edilesi hangi mevsimdi sahi
En çok da didiklenen gönlün seyrüseferi
Bir edimse aşk
Bir hazandan öte
Özlemle yanarken o gizli özne
Sözcükler ne isyankâr ne frapan.
Reşit mi kılındı söyle dünden kalan?
Sökün eden hangi gölgeydi sahi aralıksız kundaklayan
Elbet matemin fendi yenmişken
Neşeyi de makbul kılan bir neferden
Öte yalnızlığa paye veren
Her hecede soyutlanan
Ötekiler ve öncekiler
Şükrü yüklenip sabrı katık bilen
Her karede mevcut sayısız üçgen ve ikilem
Na’şı ömrün nazenin
Bir güfteden firar eden
Notaları tek tek yüklenen.
Her sancıdan yana doğası bilinmezin
Sanrı yüklü gelecekte didinen yüreğin
Kanaviçesi adeta hınzır sözcüklerin
Elbet elemin gücü
Hali hazırda payidar kılan ümidi
Yüklendik bir kere madem
Yokluğu da kabullendik ezelden.
Nefsin ölü
Dünün s/üzgün yüzü
Yarın iken çeperi umudun
Saklı bir hazine içre dönük huzurun
En asilinden aşk
Varla yok arası merak
Başa gelen nasıl ki kabulü kaderin
Yalnızlık olsa bile sökün eden en baştan
Sonu haklı kılan
Sonsuzluğa rücu eden
Aşkın kaynaştığı hasret ve özlem
Kılıksız bir gölgeden fazlası
Üstümüze düşen neyse elbet yüreğin rızası.
5.0
95% (18)
4.0
5% (1)