Bir kandilin gölgesinde unuttum adımı, sanki adımı fısıldayan her nefes canımı alırmış gibi. Her harf, geçmişin paslı tortusuyla battı içime, kanayan hatıraların sızısıydı her biri. Ruhumun kuytularında yankılandı kadim bir ağıt. Sustu dilim, sustu gece, gölgeler geveledi yalnızlığıma, gamlı ve gizemli fısıltıları.
Rüyalarımdan eski bir kilim serdim çatlayan toprağa, desenlerinde çokça firar, biraz da unutulmuş af. Yitik zamanların gölgesi dans etti düşün üzerinde. Kan revan kalbimi yasladım bir çakıl taşına, o keskin köşeli yalnızlığın ağırlığı ezdi.
Ama hâlâ, yanmakta ısrar eden bir kandilin ucundaydı inatçı tohum. Kimse yoktu gölgesine sığındığım ışığın ardında ne bir ses, ne de bir kurtuluş duası. Sessizliğin rahminden doğan bir fısıltıydı yalnızca. Yalnızca devrilmiş duaların küflü yankısı ve sararmış mektuplardan sarkan bir "keşke".
Her satırda biraz daha yandım, kül rengi yalnızlık sardı, biraz daha eksildim o tanıdık hiçliğin içinde. Şimdi ellerimde zamansız bir yangın, hâr’ı sönmeyen hasret, bir kandilin gölgesinde doğmuş çocuklar gibi. hem karanlığın ürpertisi hem de aydınlığın kutsallığı var, hem sefil bir bekleyiş hem de ilahi bir sabır.
bekliyorum kendimi... Belki yıldız tozu kadar bir sırrın içinde
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Rüyalarımdan eski bir kilim serdim çatlayan toprağa, desenlerinde çokça firar, biraz da unutulmuş af. Yitik zamanların gölgesi dans etti düşün üzerinde. Kan revan kalbimi yasladım bir çakıl taşına, o keskin köşeli yalnızlığın ağırlığı ezdi.
Kendimizle hesaplaşırken ne çok üstüne gideriz kendimizin, geçmişte yaşadıklarımız canımızı yakar, tesbihimin bu yüzleşmesi bir kandilin gölgesinde gerçekleşir , acı veren hatıralar için ruhta derin bir ağıdı başlatır, sonra susar insan, yalnızlığında .
Çatlayan toprak ruhumuzda açılan yaralardı belki, onları örtmek için kapatmak için bazen motiflerinde kaçış bazen affetmek ile dokudun sabırla kilimini, düşlerin de hep bir gölgedeydi, yitik zamanın gölgesinde yalnızlığını büsbütün hissettiren.
Yanmakta olan bir kandilin ucundaki o tohum, üşümüyordu, karanlığa yenilmiyordu, korkmuyordu, açmak için bekliyordu, umuttu o , gölgede kaldığı yerde öyle yalnızdı ki onu ordan çıkaracak hiçbir şey yoktu. Çok kez dua etmişti ordan kurtulmak için ve keşkeleri vardı, zordu imtihanı tesbihimin.
Yalnızlığı hissettikçe yandı güzel yüreği, hissettiği her duyguda , her zorlukta dayanmak kolay değildi, her gelen şey biraz daha eksilterek gidiyordu, tüm karanlığa rağmen ışığı hep gören güzel yüreğin kandilin gölgesinde doğmuştu, yaşadığın her şey kutsaldı, acısı da tatlısı da. Hiçbir şey yapmadan beklemek çaresizlik hissettirirken, sınandığını bilirsin.
Sabırla beklediğin bu iç yolculuğunda , küçük bile görsen kendini sırların olduğunu ve bunları çözmeye çalıştığını söylersin, gerçekten öyle ruhun öyle anlam yüklü öyle derin ki her bir şiirinde farklı bir anlam her bir şiirinde farklı hisler ve farklı kelimeler, senin kendi yolcuğunda yanında olmak ve seninle buna şahit olmak bize de farklı pencereler açıyor güzel yüreklim :* her bir duygun çok özel yüreğine sağlık bu yalnızlığı nasıl hissettim bilemezsin, kucak dolusu sevgiler ay ışığım
ışığın kendisinden doğan gölgelere şiirsel bir dokunuş bu. onlar aydınlığın sabrında pişmiş, gecenin en ince sükûnetiyle sarmalanmış birer sır gibi düşer ruhumuzun üzerine. öyle gölgeler vardır ki altında yalnızca eşyalar değil, kimlikler de unutulur. bir kandilin titrek ışığında zamanın bile söylemekten çekindiği hakikatler vardır. işte o an insan adını bile unutur; çünkü isimler hafızaya kazınmadan önce bir anlam bulmalı hayatta.
anlamsız bir sesin ruhumuza dokunmayan bir çığlığın ne önemi olurdu ki.
kimi zaman geride kalmış zamanların ıslak kalmış harfleriyle çizilmiş bir hatıranın gölgesinde yanar insan. ne yürek dayanır buna ne de akıl. harf harf içimize batan anılar .. her biri bizi tamamlamaya çalışan eksik parçalar... ruhun kuytularına sinmiş bir ağıt gibi dolaşır o sesler. git deseniz de bir türlü gitmezler. işte sessizlik bazen bu yüzden korkunç olabiliyor.
rüyalarla örtülmüş çatlak topraklara basarken, desenlerine firar gizlenmiş eski bir kilim sereriz zihnimize. kaçışla bağışlanma arasında asılı bir zamandır bu; ne tam unutulur ne de tam hatırlanır. kimi anlar vardır, içinden çıkılmayan bir hasret gibi keskin kenarlı bir çakıl taşına yaslanırız. kalbimiz kırık, yalnızlığımız ağırdır. ve yine de bir kandilin ucunda ısrarla yanmaya devam eden inatçı bir tohum gibi bir mucize bekleriz.
hiçliğin içinde eksile eksile yürürüz. her eksiliş bir yanma, her yanma bir arınmadır belki. adını koyamadığımız, belki koymak da istemediğimiz bir yangındır bu. bu yangının içinden doğar bazı çocuklar, bir kandilin gölgesinde büyürler. hem geceyi bilirler hem gündüzü. hem bekleyişin sefaletini hem sabrın kutsallığını taşırlar yüreklerinde.
ve işte o çocuklardan biri oluruz zamanla. bekleriz kendimizi. belki yıldız tozu kadar küçük ama evren kadar derin bir sırrın içinde. belki de sadece bir keşkenin sararmış kenarında, ama hep bekleriz. çünkü bilmeyiz, o kandilin gölgesinde unuttuğumuz adımız, belki de yeniden doğacağımız ilk sestir.
Tesbih şairimin sözcükleri yalnızca şiirin yapı taşı değil aynı zamanda ruhun mimarî malzemesi olarak gören bir kelime mühendisidir. o kelimeleri birer harç gibi yoğurmuş, mısraları hem sığınak hem de sarsıntı taşıyan yapılar gibi örmüş şiirinde.
bir kandilin gölgesinde kurduğu şiir mimarisi hem ışığın hem de gölgenin hakkını veriyor. ışıkla baştan çıkartmıyor, gölgeyle ise karartmıyor. bilakis ikisinin arasında ince bir denge kuruyor.
şiirlerinde sıkça karşımıza çıkan sessizlik, bu mühendisliğin ses geçirmez duvarları gibidir.
şiir de bir tür iç mimaridir aslında. okuyanlar bu yapının içinde dolaşırken bazen bir çakıl taşına yaslanır, bazen sararmış bir mektubun kenarındaki keşkeye takılır.
şiir, senin elinde hem bir inşa süreci hem de ilahi bir çözülme hâli.
Ustalıkla bir araya getirilmiş,avucunda dağılan kum taneleri gibi,her biri çığlıklara gömülmüş,gözyaşlarından bir tarla ekip çaresiz biçercesine... tebrikediyorum çokça...
Her zaman ki gibi kendi tarzınızda gönlünüze gelen o içten samimi duygularınızı beğeniyle okudum kaleminiz hiç susmasın selam ve sevgilerimle sağlıcakla kalın...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.