0
Yorum
8
Beğeni
4,7
Puan
149
Okunma

İğde Mevsimi
Bir hatıranın kalbime battığı yerden…
Dağ sırtlarında taş üstünde
Kavrulmuş yufka gibi pişip çatladım ben,
Açlığımı rüzgârla bölüştüm,
Susuzluğumu atların nal izlerinde unuttum.
Kapkara çaydanlığıma
Kar beyazı umutlar doldurup
Demledim bir hayatı — acı ama sıcak.
İçtim.
Ve Tanya,
Sen hep önümde yürürdün.
Zamanın bile dokunamadığı adımlarınla.
Bir gün —
İğde çiçekleriyle sarhoş bir Mayıs sabahı
Dönüp gülümsedin,
Ahu dudaklarında
Sessiz bir çağrı vardı.
Dalından kopardığın o iğdeyi
Usulca taşın üstüne bıraktın.
Ben sanmıştım ki bir çiçek…
Oysa kalbime batan bir daldı o,
Kırılmış bir anının ucu,
Hatırladıkça kanayan.
Şimdi her yer iğde kokuyor,
Toprak bile senin gibi gülümsüyor.
O koku yayıldı dört bir yana,
Sen gittin ama izlerin kaldı.
Çünkü sen —
Çoktan karıştın
Ölümsüzler kervanına.
Ama hâlâ önümde yürüyor gibisin,
Sanki seni yakalasam
Kırılacak zaman.
Menzil uzun,
Gölgen uzanıyor ayak izlerime.
Ve sen…
Yürüyorsun,
Yürüyorsun,
Yürüyorsun.
Sonsuzluğa……
Mahmut Fakhani
5.0
67% (2)
4.0
33% (1)