5
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
207
Okunma

(Deniz Günlüklerim )
Deniz…
Üç yandan kucaklamış ormanı
sanki doğa bana "şimdi sus" diyor
Zaman çayını demlemiş, bekliyor.
Herkes sessiz.
Bir ben varım, iç sesimle gürültü yapan.
Yalnız yüzmek…
burada bir lüks değil
bir tür inziva mecburiyeti
Ne jet-ski ne "abi çekilir misin" repliği
sadece su
biraz da tenime yazdığı mektuplar.
Açıldıkça kıyıdan
düşünceler de dalga dalga.
Ben kimim:
yüzen mi, su mu
yoksa gökteki dalgın bulut mu?
Hiçbiri ya da hepsi belki.
Derinliklerde ne var
bilmem.
Ama yüzeye yakın bir yerde
bir tür içsel şantiye başlar:
Dalgalar mısra taşır,
rüzgâr noktalama koyar
ben ise virgül bile olamam bazen
o büyük sessizliğin içinde.
Aksaz’da kulaç atmak
hayal kurmanın su altı versiyonu.
Her nefes
kıyıya değil, başka bir âleme açılıyor.
Ve ben
belki de en çok oradayım kendimle.
Yüzdüğüm değil
düşündüğüm için...!
Ferdaca
Aksaz’da yüzmek… terapistim olsa kıskanırdı. Ne soruyor, ne yorum yapıyor; sadece dinliyor. Su, konuşmadan nasıl cevap verir, burada öğreniyorum. Bazen düşünüyorum da: Belki de hayat, kulaç sayısıyla değil, düşünce sayısıyla ölçülmeli...
5.0
100% (10)