2
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
259
Okunma

_______
Suskun bir toprak gibiydim,
gömülen her gözyaşı çiçek açmazdı bende.
Güller kan revan içindeydi
ve her sabah
bir annenin duası, kayıp çocukların adını fısıldardı.
Beni büyüten,
ezberlenmemiş bir destanın yaralı cümleleriydi.
Yüzümün sol yanına yazılmış yalnızlığı
kimse silemedi —
çünkü ben, alnımda kırık harflerle doğdum.
Bir ağacın gövdesinde unuttu beni rüzgar,
ve o günden beri
hep yamalı düşlerle örttüm içimdeki yangını.
Kimsesizliğe üvey demedim,
çünkü o da annem gibi
sessizce sarardı beni, yorgan gibi.
Bazen,
bir balkon hıçkırığının yankısı olurdu gecem,
babamın sustukları,
annemin "hiçbir şey yok" diyen bakışında saklanırdı.
Ben o bakışlarda
dilsiz şiirler öğrendim,
ağlamanın farklı alfabelerini.
Kendime sığmadığım günlerde
sokaklar bile dar gelirdi bana,
çünkü yoksunluk,
yalnız parmak uçlarında değil,
dua etmeyi unutan dillerde de büyürdü.
Bir çaydanlığın buğusunda
gizlenmiş babamın nasırı vardı,
ve annemin sesi
her sabah, duaları kadar yorgundu.
O sesle uyanırdım,
çocukluğumun teneke sobasında
hayal kurmayı ısıtırdım.
Beni en çok
ferman gibi dizilmiş suskunluklar üzdü,
çünkü hiçbir kelime
hiçliğimi üzerime giyecek kadar cesur değildi.
Ben,
kendi yarama sarılıp
dilsizliğin içinden sevdim dünyayı
tıpkı senin gibi…
Dilsizdim,
kendi iç çekişime bile tercüman olamayan bir yalnızdım.
Küçük bir sokak lambasının titrek aydınlığında
kendi gölgemi izleyerek büyüdüm.
Çocukluğumun avuçlarında
bir şey tutuyordum sanki
belki annemin suskun duasıydı
belki de babamın adını unuttuğu bir sabır.
Her sızı, her susku,
bir duvar gibi örüldü dilime.
O yüzden, ne zaman sevsem
eksik harflerle sevdim ben.
Kırık aynaların içine gömdüm
gözyaşı olmayan ağlayışlarımı.
Bir kalbin üstüne oturan keşkelerle
yastıklarımı doldurdum gece boyu.
Bir şehir vardı içimde —
adı geçmeyen, sokakları tarif edilemeyen.
Bir cam kenarında her sabah
kendimi bekleyen ben vardım.
İtibarsız hayallerin
en naif olanını giyerdim üstüme.
Sevgiye muhtaç cümlelerle örülmüş
bir sessizliktir şimdi boynumda fular gibi.
Bir şiiri ancak
bu kadar içeriden okuyabilirdi bir kadın:
Sen, Peri.
Acının rüzgârıyla saçlarını tarayan kadın.
Ben şimdi,
senin dizelerinden sızan o sessiz çığlıkla
yeniden yazıyorum yoksunluğumu —
Ve kendi hikâyemin gürültüsüz tanığı oluyorum.
Peri Feride ÖZBİLGE
18.05.2025