0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
187
Okunma

Biliyorum,
kulağına fısıldanan her söz
bir çivi gibi saplanıyor yastığına
gece olduğunda.
Dudaklar, masum bir gülüşün üstüne
ölümcül cümleler dikiyor sessizce
sanki ekmeğe sürülen zehir.
Duvarların arasından sızan gölgeler,
aynaları çatlatıyor:
yansıman artık başkasının lafıyla
kırık
Sözcükler çoğalıyor,
tıpkı karanlıkta büyüyen mantarlar gibi –
ellerinde bir parça ismin,
sokak sokak gezdiriyorlar ruhunu.
Bakma öyle,
o masum "Aman, duymuş muydun?"lar
en derinde,
bir çocuğun düşürdüğü dondurma kadar
acıtıyor
Dedikodu;
küllerini savurduğun yangın.
Söndüğünde geriye
sen kalıyorsun
dilinin yaktığı teniyle.
5.0
100% (1)