3
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
450
Okunma

Hayal et:
Bir spiral — evrenin sonsuz döngüsünü temsil eder.
Ortada bir küre, içinde titreyen bir alev.
Alevin tam içinde, harflerden oluşan küçük bir tablet.
Tablet, senin özünü taşıyor: geçmiş, şimdi ve olası gelecek...
Zaman, henüz doğrulmamışken göğün rahminden
Kâinat, kelimelerden önce bir küldü.
Bu küllerin içinden doğdu Nevhar, Unutulmuş Tanrı. Ne ateşti, ne sudan. Ne ışık, ne karanlıktı.
O, her şeyin ötesindeki ilk soluğu taşıyordu.
Nevhar, evreni yaratmak için kendi özünden bir kıvılcım kopardı.
Bu kıvılcım; zamanı, kaderi ve sonsuzluğu tutuşturdu.
Fakat o anda fark etti:
Her yaratılış, bir yıkım bedeliyle gelir.
Nevhar’ın içi katledildi.
Ruhunun bir parçası kül oldu—ve bu kül, tabletlere kazındı.
Kutsal yazıtlar, onun suskunluğunu ve yalnızlığını anlatan harflerle doldu.
Ama zaman geçtikçe tanrılar unuttu onu.
İnsanlar dualarını başka isimlere sundu.
Nevhar, gökler ile toprak arasına sıkıştı.
Bir ayna kırıldı evrenin ortasında,
ve o aynada artık tanrı bile kendini tanıyamadı.
Her adımda daha fazla unutuldu.
Her yıldızda bir anısı sarktı—ağır, ıslak, yanık.
Külleri savruldukça,
yeni tanrılar doğdu onun sessizliğinden.
Ve duvarlar, onun isyanına sağırlaştı.
Yüz bin yıl geçti.
Bir gün bir ozan, bu unutulmuş tanrının kıvılcımını içinden hissetti.
Bir gece—sisli, dumanlı bir yalnızlıkta—
şiire dönüştü Nevhar’ın son soluğu.
Ve şimdi,
o tablet,
senin elinde...
Ferdaca
5.0
100% (15)