2
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
469
Okunma

"ne vakit seni özlesem
kuşlara bakıyorum"
(...)
-herseferindedahaderine-
sildim/
yazılmış onca sözü bir anda
ve hiç çekinmeden.
bir mektuba benziyor diye
belki de
masal diye anlatılırdı
erken kalkılan sabahlarda
erken uyanmış çocuklara ki
değiş tokuş ediyorduk
deniz yıldızlarımızı
kırık gemilerimizle…
-geri dönmek olsun diye-
yakılmış limanlar/
yanılmamış doğrular
ne fark eder ki
renksizleşiyorsa
bebekleri gözlerinin
ve d-üşüyorsa elasına/
içine,
derine
daha
derine…
koyu karanlığın
belirsiz Atlaslarına,
surlarına/duvarlarına.
yazılmamış kurallar
ve unutulmuş ahitler gibi,
dağılıyor
dağlanıyor
tenin ki
derin…….
bir mevsimden diğerine
taşıyıp seni/ıslak,
içinin sığınAKlarına
kaçıyorum şimdi.
için derin ve ıslak/
sırılsıklam bir su göçü ki
ip uçlarımı veriyorum
hiç öpmediğim avuçlarının
arasına
beni bul,
beni çöz diye…
yokluğun kalabalık,
AKciğerlerime doluyor
iç çekişlerimin huzursuzluğu
ve tırnak izlerinden
bağışlıyorum tenini/
esirgeyerek…
bil ki sevgilim olmayan
sevgili;
hiçbir soruyu
cevaplandırılması için
sormadım ben,
keskin cevaplar beklemedim
pencere önünde
savrulmuşluğunda tülün ki
bağlamadım saçlarını/
dağıtmadım/çözmedim
lakin sakladım yüzünü/
yüzüm gibi
unutulmuş gömlek
ceplerinde..
Yusuf kokarken
s-özünün sahibi olurum diye..
offf evet
sana benziyorum
bazen yani in-sana,
kitle imha provalarına çıkıyorum
iç çekişlerimin
beni soluksuz bıraktığı
o yokuşta ki
kızıyorum sana
yüreğime düşüyor
son sözün
ve adımım oluyor ilk
sonra taşınıyorum
bir mevsimden diğerine
göçe zorlanmış uluslar gibi/
gömülemeyen hiçbir yere
sensiz/
sessiz/
kefensiz ki
bir mektuba benziyor
ellerin diye
parmak izlerimi öpüp,
katlayıp nabzımı kırarAK
yırtman için gönderiyorum
şehir şehir...
taşınıyorum şimdi
bildiğin tüm adreslerden
bilindik bir cevap gibi
kayıp olmak
çekti içine/derine…
birazdan kahve yapacağım
ışıksız bir kenti izleyip
derinden
ve okuyacağım bir daha
ne yapmam gerektiğini
düşünerek
sonra
yağmuru dileyeceğim
bir renk
ancak böyle silinir
her seferinde
derin
daha derin/den…
(...)