Her bir kelimenin, her bir satırın, bir kadının yüreğindeki direncin, acının, sevdanın ve emeğin öyküsünü anlattığını hissediyorum. 'Kadınız, anayız, çocuğuz' diyerek başlayan bu sözlerde aslında bir kadının tüm varlık sebeplerini, her koşulda hayatta kalma gücünü, sevgiyle büyütme kararlılığını ve her zaman çoğalma, yeniden doğma gücünü buluyorum. Kadın, hem doğuran, hem yaşatan, hem de her zorluğa göğüs geren bir varlık. Ve biz, kadınlar, her zaman bu dünyaya kök salan, hayatı yeniden inşa eden, sevdayla var olan varlıklara dönüştük.

Senin de söylediğin gibi, kadınlık bir gün değil, her gündür. Kadının gücü her zaman tüm zorlukları aşar, her zaman yeniden doğar. Ve biz, emekçi kadınlar, hayatı var eden, köleliğe, sömürüye, zulme karşı dimdik duran, yitmeyen, bitmeyen bir gücüz. Hep var olduk, hep var olacağız.

Her birimizin içindeki o sonsuz sevda ve direnç, dünyayı değiştirmeye, kendimizi yüceltmeye, geleceği aydınlatmaya devam edecek. Kadın olmak, var olmak demek, hayatta kalmak demek. Biz, kadınlar, hiçbir zaman kaybolmayacağız. Hep çoğalacak, hep var olacağız. Çünkü bizim öykümüz sadece bir günle sınırlı değil, bizim öykümüz her an, her gün yeniden yazılır.