6
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
283
Okunma
memleket gibi dökülüyor
yüzüne yüzüm
bir çöl ki!
yağmura doyan
denizler kadar
tuzu kuru
vahasını doğuran!
rüzgârı kesen
uçurumlardan atılıp
ayakları yere basan
yasaklar burcundan
kırmızı taç yapraklarını
göğün yüzüne açan
içini öğütmekten
un ufak
taş kesen sabrında
el pençe şükür
eşiğinden ayrılmayan
bir bekleyiş
ki;
aralıksız
sanrısal dürtüyle
ipe un seren
umut açmazı
noktası konmamış
şartlı cümleler kadar
ucu açık
yatarı olmayan
mezar içi yılanlar
yarasal kanama
açmaya men
tomurcuk üstü çiy
dibe vurmuş kırgınlığın
en saf hali
ki;
yasın asil güzelliği
kurulan tahtta
dil dile sus tacı
acılarla eskimenin ağrısı
âh ile birikenlerin anladığı
duldasını arayan
üşümüşlüğün
naçar hâllerin de
bir adım ötesinde
soyutlanıp maddeden
ölmek yarasına
tin sancısı...
Sude Nur Haylazca
(Vaha Sahra)
5.0
100% (9)