Sevgi sevgiden üstün, sevda çıkarır baştan
Aşığı deli eden, haz içinde haz vardır
Şirin Leyla’dan beter, kesilir ekmek aştan
Mecnunda çölü aşan, hız içinde hız vardır.

Kavuşmak emek ister, gölleşir alın terin
Yedi kat üstü göğün, bir o kadar da yerin
Ünü dibi bilinmez, derinden daha derin
Bakışı esir alan, göz içinde göz vardır.

Düdük çalmak isteyen, parayı peşin öder
Üzüntünün toplamı, dert üstüne dert eder
Gönüller evetleşir, bazen işler ters gider
Kız evi ayak direr, naz içinde naz vardır.

Mert oğlu mert olanlar, korkup geri çekilmez
İşkence etseler de, gözünden yaş dökülmez
Ahrazlaşan dillerde, kerpetenle sökülmez
Perçinle noktalanmış, söz içinde söz vardır.

Damla suya muhtaçken, kuru dalı yeşerten
Geçit vermez dağlarda, aşılmazı aşırtan
Yaradan mucizesi hayretlere düşürten
Çekirdekten de öte, öz içinde öz vardır.

Fani dünya gebedir, sırasız ölümlere
Göz kırpıp geçemeyiz, her türden ilimlere
Müfessirler ayırmış, Kur’anı bölümlere
Otuz demişler ama, cüz içinde cüz vardır.

Necati gerilmişse, hedefini tutturur
Taş üstüne taş koyar, pamuk diye yutturur
Sözü som altındandır, bezirgânda sattırır
Yürekleri dağlayan, köz içinde köz vardır.

Necati OCAKCI -08.08.2024-
Korkuteli/ANTALYA