8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2179
Okunma

Bu türküler sana can...
Dedim: Duydun mu gönlüm çığlığımı yadında
Karanın en hasına bürüldüm gidiyorum…
Türküleri vurdular turnanın kanadında
Yine bir bilinmeze sürüldüm gidiyorum…
Dedi: Oy kurbanım oy, hüzün yüklü meleğim
Bırak beni bırak da kollarında gideyim...
Oy dedikçe eliyor ince ince eleğim
Dökülüp tane tane, yollarında gideyim…
Kardelenler ağlıyor dedim boran içinde
Yaslandığım kaya hey! Sıcağıma kar düştü.
Yakamozlar yas tutar sular virân içinde
Sızılı dalgalara sarıldım, gidiyorum…
Dedi: Sar köpüğüne ey doyumsuz Akdeniz
Yasak şehirlerinden kalmasın bizden bir iz.
Gönülsüz akan ırmak olur mu derya deniz
Karışıp katre katre, sellerinde gideyim…
Dedim: Huda tanığım bu sevda nikahında
Doldurup içiyorum nefesin, ılık ılık…
Sürgündeki bedenim, ruhum kıblegâhında
Ey gözümün ışığı! Duruldum gidiyorum…
Dedi: Umuda düşen çığ bölünce şafağım
Bir yanım yavaş yavaş dönüyor hazana, gam...
Uzat son kere doysun kanayan şu dudağım
Eriyip yok olmadan ballarında gideyim…
Dedim: Ey güvercinim! Uçma gönül yurdundan
Uçma, doğacak güneş sabır denen ufkuna.
Açacak gökkuşağı yağmurların ardından
Böyle bir hayâl ile karıldım gidiyorum…
Dedi: Nasıl kıydılar? Turnalar yolum yolum
Teleğinde uçuşur umutlar, sağım solum…
Sen benim gül ağacım, seninle kader yolum
Yükleyip yasakları dallarında gideyim…
Refika Doğan- Ağustos 2008-Antalya
not: şiir, 4 Eylül 2012’ de yeniden düzenlenmiştir.