kaç
zaman önceydi
gördüm yüzünü, hatırlamıyorum
ucuz
sevgilerin asıldığı o ince ipte
serili kaldı umutlarım
ve sattılar
aşkımı ucuz pazarlarda
nice düş kırıkları vererek karşılığında
doldurdular ar heybeme
sen görmedin...
hep utandınız benden,
benim utanacağım yerde
en günahkar olanınız attı üstelik
ilk taşı
idam sehpaları kurduğunuz kapkara kalplerinizde
boğazıma kadar saplanmış bir
sevdayı
ben astım dün
gece sizden önce
ben tükürdüm adınızı kaldırımlara
hiç duymadınız...
karanlığın rahmine gömülürken
gece baharlara
hasret büyüttüğümüz o
çiçek soldu avuçlarımda
bilmedi çetin mevsimleriniz
öyle ki
giyinirken
aşk ihramını yanık tenime
ömrüm kabz olurken ellerinizde
siz yamaladınız
siz karaladınız kefenimi
gözümün içine baka baka bir de,
kerbela çöllerinde
kutsal bildiğim tüm düşlerimi
sürgün verdim vahhaya
ve açtım ellerimi semaya
üç damla yaş düştü
yıkandı kalbim
arındı, meleklerin gözyaşlarıyla
siz bilmediniz
oysa sizin, yatacak tek yeriniz yoktu
benim de yoktu
bir meczup edası gibiydi hiçliğim
hiçliğin, bir meczup gedası gibiydi şimdi
aldım sırtıma ne varsa
ve yokluğunun kıyılarına vuran kederli
aşkımı
dün
gece ben gömdüm kimsizler merzarlığına
siz bilmediniz
şimdi zulamda
hasret tenine
hasır altı edilmiş bir
sevda kadar yitik
ve sahipsiz köpekler kadar rezil bir yaşamak var
senden bana kalan
şimdi
bir
zamanlar başımı yasladığım göğsünde
anılar var, bıçaktan keskin, kılıçtan ince
sus dalı
ölümler var,
bir başına, ter döken döşeklere
şimdi,
gülüşünü
çocukluğunda bırakmış
yo yo, belki de hiç
çocuk olmamış
hiç sevilmemiş
hiç okşanmamış
sırtı hiç sıvazlanmamış
her daim mızmız
sarmaşıklar kadar arsız
göçebe kuşlar kadar kararsız
bir
sevda var avuçlarında
işte onu da, ben görmedim
şimdi
gökten bir
yıldız kayar gibi
ışıklar tek tek söner gibi
rüzgara serilmiş
aşklar gibi
döne döne düşüyor başıma
sende birktirdiğim her ne varsa
ey
aşka sağır,
sevdaya dilsiz
sevgili
açma sakın bu
gece pencereni
kör kuyularda belediğim kaderlerimi
salma karanlıklara bi daha
bir derviş sabrıyla tutup çektiğim kederimi
salma uçurumlara
ey
aşka kör,
sevdaya ahraz
sevgili
ey anlımadaki yazgım
boynumdaki urgan
ey kaburga kemiğinde bin yıldır saklandığım
ey yüreklerin karardığı
yaraların açıldığı
anıların buruşturulup fırlatıldığı
zifiri karanlık gümrüklerinizde satıldığımı
söyleme kimseciklere
söyleme sakın, dualarım duymasın
duymasın Tanrılarılarınız
silmesin sizi, kul defterinden