4
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
341
Okunma

Belki de insana umut bağlardım
Duldası olurdum kızgın güneşte.
Başımı omzuna koyup ağlardım...
Merhamet gülleri solmasa eş’de
Ati’ye bakardım kalsaydı ferim
Virane ömrüme kaderdi derim
Her şeyi unutup, gülmek isterim
Kırık cam kesiği olmasa döş’de
Arif değilim de anlarım dertten
Ayırır gözlerim alçağı mertten.
İnayet beklemez idi namertten...
Çakallar, payını bulmasa leş’de
Dokundu hançerin ucu derine
Ulaştı mezalim, emellerine.
Gücüm kırılmazdı huzur yerine...
Ahlarım lebeleb dolmasa meş’de
Kurt ile dost olur, kuzu ulurdu,
Çirkinler, aynada aşkı bulurdu,
Gerçeğe yön veren âlim olurdu...
Akıl; hülyalara dalmasa keş’de
Kurdeşenler düştü yarama bugün
Alibaba zayi, arama bugün
Kısa ipi çekmek var ama bugün
Acı ve gözyaşı kalmasa peş’de
DOST KATKISI................... Teşekkürlerimle...
Görmezden geliyor kardeşim bacım
Sarp kayaya bakar oldu yamacım
Tükenir umudum kalmaz amacım
Çıkar yol kalmıyor hayalde düş’de........... Suat ZOBU
Dulda: 1- yağmur, güneş, rüzgar ve soğuğun etkisinden uzak, kuytu, korunaklı yer.
2- (soğuklarda) güneşin iyi ısıttığı, rüzgarsız duvar dibi
İnayet: iyilik, kayra
Mezalim: baskı altında ezmeler, haksızlıklar, zulümler
Meş: küçük, deri su kabı
Lebeleb: tıka basa, ağzına değin dolu
Keş: 1- uyuşturucu ya da içki düşkünü (kimse).
2- aptal, budala, akılsız, sersem
5.0
100% (8)