0
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
242
Okunma
BİR RAKI AKŞAMI ANATOMİSİ
(Şiir içinde şiir)
Her zaman mı geliyoruz Ayvalığa
Her zaman mı sarıyor bizi Ege’nin suları
İçelim mi bu akşam
Gündüzünde sarıldıysak denize
Yandıysak güneşinde
Sitem olsun aramayanlara
Küsene
Yaşamı darlayana
Harf harf
Mısra mısra
Şiir şiir yanalım mı bu gece
Dur acele etme
Bir mısra doldur kadehi
İki hece buz payı
Çok da donatmasınlar masayı
Yer kalsın kül tablasına
Vefasızlara kaldıralım ilk kadehi
Vedasız ayrılanlara
Ayrılıp yarısı kalanlara
Kırıldığımız dallara olsun ilk şiir
Efendisi mısranın
Başlayalım Nazımla
Şöyle desin mesela;
“Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.
Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.“
Yok
Hızlı gitmeyelim bu akşam
Şiirler kalmasın boynu bükük
Çorağın tozu var daha kirpiklerimde
Ellerimde sancısı yorgun yılların
Kavgaya çok girdik
Yorgun bak ayaklarım
Kalbim tekliyor sensiz akşam
Rakamlar çoğalıyor yıllar bizden çaldıkça
Aşktan söz etmeli şimdi
İçeceksek
Hiç anlatma kendini
Susacaksak geceye
Salacaksak bedeni
Madem ki deniz var
Kokmuş anason doldur hele kadehi
Aşkın şairi
Tek “y” ile yazılır hani
Okuyalım mı Cemal Süreya’dan;
"Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını.
Özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk.
Hiç kimseyi, rüyanda görecek kadar sevme. Çünkü o zaman uyusan da geçmez.
Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık. Sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.
Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var.
Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk. Büyüyünce kalbin paramparça olacak.
Annesinden dayak yediği halde, yine ’anne’ diye ağlayan bir çocuktur aşk.
Düşenin dostu olmaz’ derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi.
Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan.
Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime.
Öylesine sevdim ki seni, öylesine sensin ki! Kuşlar gibi cıvıldar, tattırdığın acılar.
Baktım gülüşünden güzel şiir olur, ben de sevdim gitti.
Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.
Biz kırıldık daha da kırılırız. Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.“
Kaldırıp kadehi zamana
Tükenip içtikçe
Çoğalıp kendimizce
Kırıkları toplayıp hani
Bir biletle düşler denizine
Kadehin kıyısına
Yüreğin ortasına
Can yarasına
İçelim bu gece ta ki insan oluncaya
Sen ortaya bir türkü söyle sımsıcak
Yollardan anlatalım olmadı
İçimize giden
Gittikçe uzaklaşan
Vardıkça sancıyan
Yolculuklar sanrısından
Bilirsin tanıdık şiirler kanatır yüreği
Neyzenden okuyalım susarsak
“Sevdanın oduna pek güvenilmez,
Tutuşurşan eğer kolay sönülmez.
Bu yolun hükmüdür geri dönülmez,
Canına kıymazsan seyahat etme.“
Hele kendi içine
Hele kendi içinde yalnızlığa
Yanlışlara
Yakarışlara
Düşersin kör kuyulara
Cana vurup kadehi
Camı can edip yani
Söküpte dilin kilidini
İçelim ayık çekilmez bu zaman
Tutuşturup hasreti
Madem ki kan kızıl akşam
Türküler saralım kanayan her yere
Desin ki Karacaoğlan
“Karacoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm“
Çok yaşadık çok
Çok öldük bu ömürde
Ölüm uzak olsun geceden
Sevda sataşsın da gönüle
İçelim bu akşam
Kıskansın masalar
İmrensin deniz muhabbete
Olmazsa olmaz severim bu şiiri
Ne demiş Edip Cansever;
“Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
Ve acı ve yiğit nasıl kokuyorsa öyle
Sen koktukça düşümde görüyorum onu
Düşümde yani her yerde
Yüzü sararmış titriyor dudakları
Şakakları ter içinde
İki su
İki deniz bazen
Bazen iki damla yaz yağmuru
Mermerini emerek dağlarının
Şiirler söylüyor gene
Ölümünden bu yana yazdığı şiirler
Kızaraktan bazı şiirlere
Büyük sular büyük gemileri sever çünkü
Ve odur ki büyüklük
Şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse
O zaman ölünce de şiirler yazar insan
Ölünce yazdıklarını okutur elbet
Ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi
Yaşamanın her bir yerinde“
Bırak
Amansız koksun herkesin yüreğinde sevda
Zamansız gülelim olmaz mı
Rakı bu şiir sever
Yürekte yangını
Bardakta buzu
Sevişir sözle
Mezeyle
Gülüşle çoğalır uzarken gece
Hadi
Şiire bandır gönlünü
Azıcık hasret
Azıcık özlem yandıysa sigaranda
Olamayana kaldır kadehi
Olana sarılıp
İnanma suların yanmadığına
Kan kızıl olmadı mı akşamda
Yeter ki inan yüreğinde sevdaya
İçelim bu gece
Şiirler çakıp sigaraya
Çalıp zamanı aşkla
Kırpılmış aydan umutlarla
Söyle dilinde varsa türkülerden utanma
Uzaktakilere hasret olduğuna
Desin ki Wabstarov
“Geleceğim bazen uykundayken sen
Usulca gireceğim camdan içeri
Bakacağım yüzüne
Ve
Yorgunluk gözkapaklarımı indirince
Usulca çıkıp gideceğim”
Bir gülü okşar gibi yani
Gitmeden öperce
Son kez bakarca arkasına
Tutunup geceye şiirle
Sarılalım mı şiirce
İçelim bu akşam
Bırak sarhoş desin duymayan yürekte
Bu kafaya ermeyene
Boş ver çoktan ödendi hesap
Sancılı kışlarda
Dar sokaklarda
Çıkılmamış yollarda
Şiire tutun sen
Bu gece dönsün dünya bize ne
Küfretmeden döneklere
Kalkalım güne çok var daha
Yolluk bir şarkı alıp dilimize
AHMET GÖÇER