4
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
578
Okunma

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen
sonbaharında ekimi yaşayan kalbini
hüzünle dağladın mı hiç
hüzün ki su ve ateştir ılgım salgım
gülünü de gülistanını da
ırmağı ve lalesini de
ateş ve suya döndürür
hani ateşe değince bir su
bakılır ya niceliğine ırmak mıdır
veya yağmur mu
yağmurlu havanın yangını büyük olur ya hani
hani serpintiler ateşi besler ya
bardak bardak boşalır ya bir su
söner ya alevler
yağmur yağmur serpilince çoğalır ya hani
hüzün ki kalpte başlayan bir yanıştır
elbet onu söndürmek için
gayrete gelir göz pınarları yağmur yağmur
ve yazık ki ırmak olamadıkça
yalnızca içindeki yangını çoğaltır
kalbi yandıkça ağlayanın
kentler tutuşturacak yangınlar çoğaltmakta
turfa yüreğinde
yazık ki başkaları habersizdir bu alevlerden
onlar Allah’tan başka bir şey düşünmezler
ne kadar uğraşırsa uğraşsın güney rüzgarları
sevdiğimin ayak izlerini yok etmeye
nafiledir biliyorum
benden yanadır kuzeyden esen yeller
inadına güneyin
deli poyrazları içimde üryan
mor bulutları ellerimle bağlayacağım
durun ve susun
görürsünüz
kar ceylanlarının hüznünü
çöl kumlarında
yamaçlarında dağların
kök boyası nakışlarda bir duvar
yarısı silinmiş bir resim
ayrılık sabahında yüklerini alıp
gittiler
göçüp gittiler birer birer
ahbap, dost, yaran
mekke de hurma ağacıyım sanki, gölgesiz
ve siz
süslü püslü urbalar içinde
cadde cadde yürürsünüz
beni böyle görürsünüz
ne bilsinler ki
bilemezler ki
çarem, dermanım, şifam
gözyaşımda gizlidir
ne bilsinler ki
bilemezler ki
kalbim bulutlarla sözlüdür
yer yer silinip giden
bu izlerin yanında
çöl kumlarında
hiranın gölgesinde
düşünürsünüz
diyeceğim şu ki
gizliden gizliye halime bakıp
boşuna gülüşürsünüz
hey ki hey
gönül hey