0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
258
Okunma

"Ruhum kimlere yandın kime oldun müptelâ?
Sen sus ey gözyaşlarım bu aşk başına belâ"
Her sukûnet ardından yeni bir feryat başlar
Bir parça karanlığa mağlup olan dünyada
Didişmek şöyle dursun yapılır mı savaşlar?"
*
Sararken ufukları firkat yüklü elemler
Şehirler üzerinde bir el rengini demler
Farkeder insanoğlu güneşin ölümünü
Bir veda edemeden kaybolup giden günü
Sarılır naif eller yavaş yavaş dağlara
Ruhum şimdi meftûndur teklifsiz akşamlara
Yollar yorgun, su bitkin ,deniz bağrında uyur
Kapımdan süzülerek içeri gelde buyur
Bu karanlıkta huzur bu karaltıda dua
Yıldızlar şöyle dursun arş döksün sana şua
Saçlarım kadar derdi akıtarak aleve
Sana sığınıyorum kölenim seve seve
Tarifsiz o rengine bedenimi kat gitsin
Ruhumu döşek eyle penceremde yat gitsin
Yetişir rıhtımların kimsesiz taşı olsam
Selvi boylu çamların dalı sırdaşı olsam
Çekerek ciğerime çiçeklerden kokuyu
Ölümsüzlük yurdundan akşam adlı dokuyu.
Serhat Aygun Tüfekçi