1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
156
Okunma
Burada geçen günlerin birbirinden farkı yok
Geçen her gün benden de bir şeyler alıp götürüyor
Hafta sonu gelmiş kimsenin umurunda değil
Çünkü gidecek bir yer yok
El kadar düzlükte dolanıp
Kader mahkûmları gibi volta atıyoruz
Zaman acımasız olsa da
Kendi kendime, geçer diyorum
Ama biliyorum ki geçen zaman değil bizmişiz
Evet, bizmişiz geçen
Bazen kendinden bazen de her şeyden çekip gidersin
Çünkü kalmanın hiçbir anlamı kalmamıştır
Ama dünyadan gitmek
Bu genç bedenlerin en son istediği şey olsa da
Belki bugün, belki de yarın ölebilirim düşüncesi
Herkesin hatta benim de aklımda
Burada düşünmeye çok vaktim var
Ama her geçen zaman canımdan can alıyor, içimi yakıyor
Bir de korku
Evet, ölümden burada çok korktum, hem de çok
Çünkü çok ölüm gördüm
Gencecik fidanlar düştü, toprak oldu İnsan doğar ve ölür
Belki de bilinçaltımıza girmiş ölüm
İki metrelik toprağa girmek
Musalla taşına konmak
Ya mayına basıp parçalanmak
Ya da bir mermi yiyip boylu boyuna uzanmak
Bir de senden ebedi kopup gitmek
Bunun düşünmek bile çok zor
Bazen kendime soruyorum
Beni bu hayatta, gerçek anlamda kim sevmişti, diye
Cevap çok basit, sadece annem sevmişti
Çünkü annem dışındakiler şimdi bana yalan geliyor
Hani derler ya, ana gibi yar olmaz, diye
Bunu kim söylemişse doğru söylemiş
Yollarımıza kahpe pusular kurulmuş
Buralarda canlar alınıp verilmekte
Can pazarındayım anne!
Kör kurşun adres sormaz derler ya
Çocuklara, kundaktaki ağzı süt kokan bebeklere
Burada da kurşunlar sıkılmakta anne!
Buralarda rüzgârlar sert eser
Rüzgârlar bedenimi savurur bir âlemden bir âleme
Kar, pus, tipi, gece ayazında üşüdüm, dondum anne!
Aç kollarını ben geldim, sar beni anne!
Aç ki kollarında ısınayım anne!
Artık uyku uyuyamıyorum
Yüzüm gülümsemeyi unuttu
Yusuf gibi bir kör kuyunun dibindeyim
Ve Azrail başımda beklemekte
Araf’tayım, el ver de çıkayım anne!
5.0
100% (3)